Kâsede yemek modası ne anlatıyor?

Londra’dan Kaliforniya’ya restoranları kasıp kavuran yeni bir eğilim var: Kâsede yemek modası. Deneyenler yemeğin kâsede çok daha lezzetli olduğunu iddia ediyor.

Kâsede yemek modası ne anlatıyor?


Londra’dan Kaliforniya’ya restoranları kasıp kavuran yeni bir eğilim var: Kâsede yemek modası. Deneyenler yemeğin kâsede çok daha lezzetli olduğunu iddia ediyor. Peki, bunun bilimsel bir açıklaması var mı?

New York Post’ta çıkan bir habere göre, aynı yemeği tabakta yiyenler, kâsede yedikleri kadar tat alamıyorlar. Sağlıklı yemek ve salataların kâsede çok daha lezzetli olduğunu ileri sürenler çok. Bu iddialar çoğu insana anlamsız gelebilir. Ama haklı yönleri var.

Tadı etkileyen faktörler
İşin püf noktası, çeşitli duyusal uyarıcıların tat algımızı nasıl etkilediği ve yemekten sonra kendimizi ne kadar tok hissettiğimizle ilgili.
Yemeklerin rengi ve ağızda yarattığı hissin tadı etkilediğine dair çok sayıda veri var. Yemeğin sunulduğu kabın şekli ve yapıldığı maddenin de benzer bir etkide bulunduğu belirtiliyor.
Örneğin kırmızı renkli bir tatlı, aynı miktarda şekere sahip başka bir renk tatlıdan daha tatlı gelir insana.
Gerçek bir restoran ortamında yapılan bir araştırmada, daha ağır çatal-bıçak takımları ile servis edilen yemeklerin daha değerli olduğuna dair bir algı yarattığı görüldü.
Fakat bu tür deneylerin sonuçları değişkenlik gösterebiliyor. Örneğin başka bir araştırmada da hafif plastik kaşıkla yenen yoğurt, daha yoğun ve pahalı olduğu hissi yaratmıştı. Yemeğin yendiği tabak-çanakta da birçok etken rol oynayabiliyor.
Oxford Üniversitesi’nden tat psikolojisi uzmanı Charles Spence, "Yemeğin kıvamından ısısına, ağızda bıraktığı histen tabakta mı yoksa kâsede mi yendiğine kadar birçok şey tadı etkiliyor" diyor.

Kâsede yemek
Yemek yerken kâse elde tutuluyorsa, kabın ağırlığının artırılması, yemekten tatmin hissinin de artmasına, hatta yemeğin tadının daha yoğun alınmasına neden olabiliyor.
"Ayrıca kâse ılıksa etrafınızdaki insanların da daha sıcak olduğunu düşünürsünüz" diyen Spence, "Hatta daha fazla para ödemeye razı olabilirsiniz" tespitinde bulunuyor.
Spence, yaptığı deneylerde, tabağın kenar genişliğinin tabaktaki yemek miktarı algısını etkileyip etkilemediğini de araştırdı. Tabağın büyüklüğü arttıkça aynı miktar yemeğin daha küçük porsiyon gibi algılandığı görüldü.
Buradan hareketle Spence, "Kenarı olmayan bir kâse, ağzına kadar yemek dolu görüntüsüyle daha fazla yemek yemiş olma hissi yaratacaktır" diyor.

Bu verilerden yola çıkan restoranlar, olağan dışı tabak çanakla servis yaparak müşterilerin tat algısına daha çok yönlü hitap etmeye çalışıyor.
Doğrama tahtaları ya da kayağantaşı üzerinde yemek servisleri giderek yaygınlaştığı gibi, zaman zaman tuğla üzerinde bile yemek getirildiği oluyor.
Spence’e göre, "Kâsede yemek servisi, bu tuhaf akımlara karşı bir tepki olabilir; ama bu durum aynı zamanda yemeğin yendiği tabak çanağın öneminin ve bazı yemeklerin gerçekten de belli bir tarzda sunulması gerektiğinin anlaşıldığını da gösteriyor".
Kısacası, araştırmalar ve anlatılanlar gösteriyor ki, bugünlerde ne yediğinizden çok nasıl yediğinize önem veriliyor.
Kaynak: Bbc Türkçe

Güncelleme Tarihi: 26 Ocak 2018, 15:22

Selami Türkoğlu

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52