Çukurova'da mısır ekim alanlarında son 3 yıldır görülen ve 'kuzey yaprak yanıklığı' olarak bilinen hastalığının yeniden görülmesi çiftçileri huzursuz etti. Bölgede en büyük tehlike olarak görülen hastalığa karşı kullanılan tarım ilaçlarının da fayda etmemesi mısır üreticilerini kara kara düşündürüyor. Türkiye'nin toplam mısır üretiminin yüzde 50'sini tek başına gerçekleştiren Çukurova bölgesinde bu hastalık nedeniyle yüzde 15 ila 20 arasında verimde düşüş bekleniyor.

Konuyla ilgili araştırma yapan Köylü ve Çiftçi Lobisi Derneği (KÖYÇİL) son yıllarda had safhaya çıkan hastalık yüzünden verimdeki kalitenin düştüğünü belirledi. KÖYÇİL Başkanı Nihat Ceylan, mısırdaki hastalığın daha fazla yayılmaması için yetkili kurumları uyardı. Ceylan, gereken tedbirlerin alınmasını istedi.

Henüz etki alanları ve teşhisi tam olarak ortaya konulamayan 'kuzey yaprak yanıklığı' hastalığından çiftçilerin büyük sıkıntı çektiğine dikkat çeken Ceylan, "Üreticiler arasında 'mantar' hastalığı olarak tanımlanan ve buğday da septoria için kullanılan ilaçlar, bu hastalık içinde kullanılmış; ancak etkili sonuç alınamamıştır." dedi.

Hastalığın yaygın olduğu çeşitli mısır tarlalarında inceleme yapan Ceylan, belgede bu yıl mısır ekim alanlarında yüzde 20'ye varan bir artış söz konusu olduğunu bildirdi. Son üç dört yıldır baş gösteren 'kuzey yaprak yanıklığı' hastalığının çiftçileri tehdit ettiğini vurgulayan Ceylan, "Hastalık nedeniyle mısır hasadında ortalama yüzde 15- 20 oranında kayıp bekliyoruz. Bün itibariyle bu hastalık tam olarak araştırılıp tedavisi ortaya konulmuş değil. Hastalığın tedavisinde dönüm başı 40-50 lira gibi bir maliyet söz konusu olmasına rağmen etkin bir sonuç alınamamasını kaygıyla izliyoruz." diye konuştu.

KÖYÇİL olarak üreticilerden kendilerine gelen yoğun tepkiler üzerine çalışmalara başladıklarını hatırlatan Nihat Ceylan, hastalığın 2009'da ikinci ürün mısırlarda ilk tespitinin yapıldığını ifade etti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü'nün sözü edilen hastalığı 'kuzey yaprak yanıklığı' (Northern Corn Leaf Blight) diye tanımladıklarını aktaran Ceylan, şöyle devam etti: "Yani ya hastalık tam teşhis edilemedi veya tedavi için önerilen ilaçlarda bir yanlışlık var. Ya da üretici etkin kullanım yöntemlerini tam uygulayamıyor. Sonuçta hastalıkla mücadele de başarılı sonuçlar elde edilemiyor. 2010'da ikinci ürün, 2011 yılında ise birinci ürün mısırlar da hastalık zararlı olmuştur. Özellikle ürüne birinci su verilmeden hastalık başlıyor. Son dönem de fotosentez yapması için canlı ve sağlıklı kalması gereken üst yapraklar da erken kurumalar meydana geliyor. Bu erken kurumalar direkt verim kaybı olarak karşımıza çıkıyor."

2012'nin kışının soğuk ve yağışlı geçtiğini, birinci ürün mısırların ekim işleminin Mart ayında yapıldığını anlatan Ceylan, ilk ekilenlerde sağlıklı bir çıkış olmadığını kaydetti. Nisan başında ekilenlerin daha sağlıklı bir çıkış yaptığına işaret eden Ceylan, "Birinci ürün için artık geç kalındı. Ancak ikinci ürün mısırlar için konu hızlı bir çalışmayla önlenebilir. Bu durum Türkiye mısırının yaklaşık yüzde 50'sini üreten bölgemiz için ciddiye alınması gereken bir konu. Tarım, üniversite, Ziraat Odaları, Ziraat Mühendis Odaları ile üreticilerin çözüm için bir araya gelmelerini talep ediyoruz." şeklinde konuştu.