Protein tozları domuzdan üretiliyormuş

Spor salonlarına gidenlere, görevliler tarafından tavsiye edilen protein tozlarında domuz jelatini katkısı bulunduğu ortaya çıktı.

Protein tozları domuzdan üretiliyormuş
İnternet üzerinden de sipariş edilebilen bu tozlara birçok fitness merkezi ve spor salonunda rastlamak mümkün. Üzerinde herhangi bir resmi onayın bulunmadığı protein tozlarına özellikle sporcular da büyük ilgi gösteriyor.

Gıda takviyesi olarak kullanılan ve spor salonlarında elden satılan bu maddelere yönelik bir denetim de söz konusu değil. Sadece üretim ve ithalat aşamasında denetlenen bu ürünler, sipariş üzerine veya kaçak yollarla ülkeye sokulabiliyor. Uzmanlar ise kaynağı belirsiz katkı maddeleri içeren tozların bilinçsizce kullanıldığına dikkat çekiyor.

Amatör boksör Murat B., İstanbul’da spor için gittiği bir fitness salonunda görevli tarafından satılan protein tozlarını kullanmaya başlıyor. Salon görevlisinin tavsiyesi üzerine bu tozları bilinçsiz bir şekilde tüketen Murat B., daha sonra tozların et proteini olduğunu ve yurtdışında domuzdan protein üretimi yapan bir firmadan ithal edildiğini öğreniyor. Söz konusu firmanın resmi internet sitesinde de protein tozlarının büyük ölçüde deriden olmak üzere tamamının domuzdan üretildiği açıkça yazıyor. Bu tür gıda katkı ürünlerinin gelişigüzel kullanılmaması gerektiğini belirten Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Faruk Memik, “Söz konusu proteinlerin içerisine emulgatör veya jelatin katkıları katılabiliyor. Bu katkı maddeleri, domuz kalıntıları taşıyor. Dini hassasiyeti bulunan ve ülkemizde de istenmeyen bu tür maddeler belirtilmediği için tüketilebiliyor.” diyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu tür ürünlere yönelik denetimlerin sadece üretim ve ithalat aşamasında yapılabildiğini belirtiyor.

‘Ürünlerin ülkeye girişinde veteriner kontrollerinin düzenlenmesine dair yönetmelik’ gereğince sırasıyla belge, kimlik ve fiziksel kontroller olmak üzere üç aşamada yapılıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ise spor salonlarında satılan gıda ve gıda takviyelerine yönelik denetim ve resmi kontrollerin ağırlıklı olarak üretim yerleri ve fiili ithalat aşamalarında gerçekleştirildiğini söylüyor. Ancak söz konusu tozlar, yurtdışında üretilmekte olup büyük bir bölümünün satışı internet üzerinden gerçekleştiriliyor. Türkiye, Danimarka’dan her yıl tonlarca jelatin alıyor. Danimarka’da üretilen jelatinin büyük çoğunluğu ise domuzdan üretiliyor. Et proteini ihracatında Avrupa’nın önde gelen firmalarından olan Danimarkalı Scanflavour firması, resmi internet sitesinde yaptığı açıklamada, Danimarka ve AB veterinerlik yetkili kesimhanelerde onaylanmış domuz hammaddesinden üretildiğini ifade ediyor. Ayrıca protein tozlarının imalatı ile ilgili de yüzde 49 domuz derisi, yüzde 49 su, buz ve yüzde 2 tuz karışımından emülsiyon yöntemi ile üretildiği belirtilerek, “Domuz derisinden emülsiyon ile üretiliyor. Avantajları ise geliştirilmiş tat, daha az koku, raf ömrünün uzun olması.” deniliyor. Bir diğeri ise Danimarka’nın ikinci büyük firması olan BHJ A/S. Bu firma da çoğunluğu domuz olmak üzere tavuk, sığır proteini üretimi de yapıyor. Ancak sığır etleri çeşitli mezbahanelerden toplanarak bu firmaya getirildikten sonra proteine dönüştürülüyor. Öte yandan tavuk, sığır ve et ürünlerinde yapılan enjeksiyon işlemlerine dünyanın birçok yerinde protein takviyesi yapılıyor. Bu yöntem, maliyeti de büyük ölçüde ucuzlatıyor. Böylece et ürünlere şırınga ile et proteini enjekte edildikten sonra döner, kebap, sosis, sucuk, pastırma olarak satışa sunuluyor. Tavuk ve sığır etlerine hangi protein enjekte edilmekte olduğu ise analiz yapılmadan bilinemiyor. Etler kasap ve kesimhanelerden çıktıktan sonra et mamullerinin büyük bir kısmı böyle bir şırınga işleminden geçiyor. Bu kapsamda sığır etine domuz veya bir başka hayvansal protein enjekte yöntemi ile 1 kilo sığır etine 250 gram hayvansal protein enjekte edilerek 1 kilo 250 gram ağırlığa ulaştırılabiliyor. Bu yöntem, özellikle Avrupa’da yaygın durumda.

Protein ve domuz katkısı hayvan yemlerinde, et, tavuk, yoğurt, baharat, proteinli içeceklerde, kahve (collagen), kozmetik ürünlerinde, ilaçlarda, vitaminlerde, sabunda, merhemlerde, krem, botoks, makyaj, porselen ve daha birçok yerde kullanılabiliyor. Bakanlıktan yapılan açıklamada, yumuşak şekerlerde sıkça kullanılan jelâtinle ilgili, “Yumuşak şekerlerde DNA analizi yapılamamaktadır.” denildi.

‘Son 10 yılda ülkede protein tozlarına rağbet arttı’
Son 10 yıl içerisinde protein tozlarına rağbetin arttığını kaydeden Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Faruk Memik, “Üretici şirketler çoğaldı ve ürünler çeşit çeşit kaliteleştirildi. Sadece Amerika’da 50’den fazla üretici bulunuyor. Dünya genelinde 100’den fazla üretici ve yan üreticiler bulunuyor.” diyor. Memik, dini açıdan bazı hassasiyeti bulunanların da protein tozları konusunda tedirginliğine dikkat çekerek şöyle devam ediyor: “Mesela proteinlerin içerisine emülgatör veya jelatin katkıları katılabiliyor. Bu katkı maddeleri, domuz hayvanına dair kalıntılar taşıyor. İkinci hassasiyet ise yabancı üretimlerin belki de hepsi, İslami usullere göre hayvanları kesmemiş olmalarıdır. Bu durumda bütün whey ve kazein proteinleri helal değildir.”

‘Proteinlerine parçalanan etin denetimi güçleşiyor’
Marmara Bölgesi Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Sedat Kuru, hayvansal proteinlerin tamamının yurtdışından getirildiğini söylüyor. Yurtdışından gelen ürünlerin ise karışım ürünleri olduğunu belirten Kuru, söz konusu ürünlerde denetim güçlüğüne de dikkat çekiyor. Gıda mühendisi Kuru, “Domuzdan yapılan üretimlerin denetimi söz konusu, ancak etin proteinlerine kadar parçalanması denetimi de güçleştiriyor.” diyor. Et proteinlerinin gıda takviyesi dışında sucuk, salam gibi ürünlere de katkı maddesi olarak ilave edildiğini hatırlatan Kuru, “Son düzenleme ile sucukta kullanımı yasaklandı. Ama ithalatında bir yasaklama yok. Sadece sığırdan elde edilmiş olması şartı var. Fakat ne kadar denetleniyor diye soru işaretleri de mevcut.” diye konuşuyor. Kuru gıda takviyesi olarak kullanılan et proteinlerinin kollajen proteini olarak nitelendirildiklerini de belirterek, “Doğrudan etten üretilebildiği gibi daha düşük maliyetli olarak jelatinin de hammaddesi olan ve deri sanayiinin bir yan ürünü olan deri altı kollajen tabakasından üretilebiliyor.” diye konuşuyor.
Dolaşım sistemine zarar veriyor
Kontrolsüz şekilde kullanılan protein tozu gibi gıda takviyeleri, dolaşım sistemine zarar veriyor. Uzmanlar, “Ürünler, onaylı bile olsa bir uzman denetiminde kullanılmalı ve domuz katkısı olup olmadığına dikkat edilmeli.” diyor.

Gıda takviyesi protein tozlarının bilinçsizce tüketilmesi, yüksek dozda protein sebebiyle dolaşım sistemine zarar veriyor. Zaman’ın protein tozlarında domuz katkısı ve bilinçsiz kullanımıyla ilgili haberini değerlendiren uzmanlar, bu ürünlere karşı vatandaşı uyarıyor. Üzerinde resmi bir onayın bulunmadığı ürünlerin kullanılmaması gerektiğini belirten uzmanlar, onaylı gıda takviyelerinin de kontrollü tüketilmesini öneriyor. Gıda takviyelerinin ihtiyaç dışında, uzman kontrolü olmadan alınmasıyla dolaşım sistemine zarar verebileceğini aktaran Marmara Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, “Bu proteinlere kişinin ne kadar ihtiyacının olup olmadığı önemli. Bakanlık onayı alsa dahi bilinçsizce tüketilemez. Özellikle spor salonlarında yalnızca bir antrenörün kontrolünde verilmemeli. Spor salonlarına giden bir kişinin yaşı, kilosu, cinsiyeti, kan değeri gibi özellikler ve hangi proteine ne kadar ihtiyaç olduğu tespit edilmeli. Yoksa ‘kas yapıyor’ diyerek kişiye bu tür gıdalar tavsiye edilemez.” ifadelerini kullanıyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ise proteinlerin menşeine dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, “Daha geniş bir gıda güvenliği prosedürü olmasına rağmen Avrupa’da dahi ‘at eti’ gibi büyük skandallar yaşanıyor. Protein tozları konusunda da sadece Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın onayı yetmez. Sağlık Bakanlığı ile ortak bir onay vermeli.” diye konuşuyor. Son yıllarda diyalize giren hasta sayısının artmasında bilinçsizce tüketilen takviye gıdalarının da payı olduğunu kaydeden Boyacıoğlu, yüksek protein değerlerine dikkat çekerek, “Bunlar ilaç kapsamında olmayan ürünler. Bu nedenle çok kolay bir şekilde temin edilebiliyor. Geniş bir mevzuatla nerede satılacağı belirtilmeli.” diyor. Gıda İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Derneği (GİMDES) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer de, “Helal kesim ile kesilmeyen bir hayvanın proteini de helal değil. Dolayısıyla helal sertifikası alamaz. Özellikle dışarıdan gelen hayvansal proteinlerin tümünde bu sakınca söz konusu.” şeklinde konuşuyor.
zaman.com.tr

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52