Adana Özel Avrupa Hospital'da Beslenme ve Diyet Uzmanı Serap Cavlak, kanser hastalarının yüzde 20'sinin kanserden ziyade beslenme bozukluğunun yol açtığı sorunlar nedeniyle hayatını kaybettiğini belirterek, kanserli hastaların beslenmesinin ekip işi olduğunu, başta hastanın kendisi olmak üzere bütün aile fertlerinin, hekiminin, diyetisyeninin ve psikologunun yaklaşımlarının çok önemli olduğunu belirtti.
Kişinin yaşadığı çevre, stres, genetik yapı ve beslenme örüntüsünün hastalığın oluşumunda etken olduğunu belirten Cavlak, "Uygulanan tedavi yöntemleri de beslenme ile ilişkili olup, hastanın beslenme durumuna paralel olarak etkinliği göstermektedir. Günlük beslenme programımızda bazı vitamin ve minerallerin mutlaka yeterli miktarda alınması önemlidir. Bunların başında A, C, E vitaminleri gelmektedir. A vitamini sarı ve turuncu yapraklı sebze ve meyvelerde ,karaciğerde ,yumurta sarısında ve tam yağlı süt ürünlerinde bulunmaktadır. C vitamini turunçgillerde, kivi, yeşil biber ve kuşburnunda yüksek oranda bulunmaktadır. E vitamini yeşil yapraklı sebzelerde, ceviz, fındık gibi kuru yemişlerde, kuru baklagillerde, bitkisel yağlarda bulunmaktadır. Günlük olarak bu besinlerden belirli miktarda tüketmek koruyucu olmaktadır" şeklinde konuştu.
"MİNERALLERİN KANSER TEDAVİSİNDE ÖNEMLİ"
Minerallerin kanser tedavisinde önemli yeri olduğunu belirten Besleme ve Diyet Uzmanı Serap Cavlak, "Minerallerden çinko, selenyum, iyot, demir, magnezyum ve kalsiyum önemli rol taşımaktadır. Çinko deniz ürünlerinde, ette, ceviz, badem gibi kuruyemişlerde, yumurtada, sütte bulunmaktadır. Selenyum deniz ürünlerinde bulunmaktadır. Magnezyum; yeşil sebzelerde, fındık, badem gibi kuruyemişlerde, tahıllarda, yulaf kepeğinde bulunmaktadır. İyot deniz balıkta, iyotlu tuzda; kalsiyum süt ve süt ürünlerinde, yeşil yapraklı sebzelerde, pekmezde; demir et, tavuk, kuru baklagillerde, kuru meyvelerde bulunmaktadır. Günlük olarak bu besinlerden belirli miktarda tüketmek gerekir" ifadelerini kullandı.
Beslenmedeki en önemli durumlardan birinin ağırlık kaybının önlenmesi olduğunu vurgulayan Cavlak "Bunun için günlük olarak alınması gereken enerji düzeyi yüksek olmalıdır. Ancak çoğu hastada görülen bulantı, kusma, kabızlık, karın ağrısı, ağızda oluşan yaralar iştahı azalttığı için ağırlık kaybına da neden olmaktadır. Bulantı kusması olanlarda; yataktan kalkınca kuru besinler verilebilir (tuzlu kraker veya tost vb.), yağlı ve kızartılmış yiyeceklerden kaçınılır, az az sık sık yemek yedirilmesi uygundur" dedi.
Cavlak, hastalık riskini düşürmek için yapılması gerekenleri ise şu şekilde sıraladı:
- Sağlıklı vücut ağırlığını korumak (BKİ’nin 18,5-25 arasında tutulması)
- Yağdan gelen enerjinin günlük aldığımız enerjinin yüzde 30 undan fazlası olmamalı.
- Günlük taze sebze ve meyvelerden en az 5 porsiyon tüketmeli ve sarımsak, soğan, nane, maydanoz, dereotu gibi besinleri tüketmeye özen göstermeli.
- Basit şeker tüketimini azaltıp kompleks karbonhidratların kullanımını arttırmalı, kurubaklagilleri haftalık olarak mutlaka tüketmeli.
- Rafine yiyeceklerden, alkol ve sigaradan uzak durmalı.
- Pişirme yöntemlerinden kömür ızgarası, kızartmalar ve tütsülenmiş yiyeceklerden uzak durulmalı.
- Yaşam boyu düzenli fiziksel aktivite yapılmalıdır.
iha.com.tr
Güncelleme Tarihi: 19 Şubat 2014, 12:51
iha.com.tr