İşte Peygamberimizin övdüğü gıdalar

Peygamber Efendimiz'in gıdalara bakışı da mesajlarla dolu. Allah Rasulu hayatında hiçbir sûrette, hiçbir yemeği ayıplamamıştır.

İşte Peygamberimizin övdüğü gıdalar
Ebû Hüreyre radıyallâhu anh’dan rivayet olunduğuna göre Nebî sallâllâhu aleyhi ve sellem hiçbir sûrette, hiçbir yemeği ayıplamamıştır.

UN HELVASI
Cibril aleyhisselâm’ın Peygamber Efendimiz’e gece namazında, beline kuvvet vermesi için, un helvası yemesini tavsiye ettiği rivayet edilir. Âişe radıyallâhu anh’ın şöyle dediği nakledilir: “Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem hiçbir taâma/yemeğe un helvası kadar sevinmezdi. Onu sever, kendisine ikram edilince de yüzünde ferahlık görülürdü.”

KABAK
Yine Hazret-i Âişe’den rivâyet edildiğine göre, Peygamberimizin sevdiği bir yiyecek de kabak idi. “Çünkü o, zikrullah esnasında kalbe rikkat verir.” buyururlardı. Vâsilet bin Eska’dan aktarıldığına göre Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Kabak aşı yiyin. Kabak aklı artırır ve beyine kuvvet verir.”

ET
Peygamberimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem: “Et, dünya ve âhirette yiyeceklerin efendisidir.” buyurmuşlardır. Peygamberimiz’in en çok koyunun kürek ve ön kollarının etini sevdiği rivayet edilir. Bir hadîs-i şerifte:
“En iyi et, koyunun sırt etidir.” buyurmuşlardır. Hayvanların sağ taraf etleri, sol taraf etlerinden daha üstün ve hafiftir. Et, işkembeden uzaklaştıkça değeri artar. Yine bir hadislerinde: “Sizden biriniz çorba yapmak için et satın aldığında suyunu çok koysun. Zira yiyen kişi çorbanın içinde et bulamazsa, suyundan içer. Çünkü et suyu, iki etten birisidir.” demişlerdir.

SİRKE
Câbir radıyallâhu anh demiştir ki, bir defasında Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem ehline evde bir katık bulunup bulunmadığını sorduklarında: “Evde sadece sirke var.” denildi. Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem onu isteyip: “Sirke ne güzel katıktır.” diye yemeye başladılar.

Câbir radıyallâhu anh; “Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem’den bu sözü işiteli beri sirkeyi severim.” demiştir.

HURMA
Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, kendisine tatlı veya koku ikram edildiğinde geri çevirmezlerdi. Nebî sallâllâhu aleyhi ve sellem hurmayı çok sever, tek adetle yer ve çekirdeğini baş ve orta parmaklarıyla tutar ve çıkarırdı. Yine yaş hurmayla acuru birlikte yedikleri olurdu: “Kim her sabah yaş hurmadan aç karnına yedi tane yerse, o gün ona zehir yahut sihir zarar vermez.” buyurmuşlardır. Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem hurmanın yaşına da, kurusuna da bereketli olması için duâ etmiştir. Hurmanın yaşını kurusuyla yemek de sünnettir.

BAL
Peygamber Efendimiz buyuruyor: “Üç şeyde şifa vardır: Bal şerbeti içmekte, kan aldırmakta ve dağlama yaptırmakta, fakat ben dağlamayı sevmem. Bal, bütün hastalıklara şifâdır. Çünkü yetmiş peygamber onun şifası ve bereketine dua etmişlerdir.”

Yine Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem buyuruyor: “Her ayın üç günü sabah bal yiyen kimseye büyük bir hastalık gelmez, felçten uzak kalır.” Ebû Hüreyre radıyallâhu anh anlatıyor: Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem buyurmuştur: “Bir kimse her ayda üç gün şafak vakti aç karnına bal yese o ay içinde hastalıklarla ilgili belâlardan ve âfetlerden emin olur.”

ÜZÜM
Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem üzümün yaşına da, kurusuna da bereketli olması için duâ etmiştir. Üzüm, en sevdiği meyvelerden biridir. Üzümü, salkımının altından başlanarak yenmesinin sünnet olduğu rivayet edilir. Ziyad b. Ebi Hind anlatıyor: Peygamber Efendimize kuru üzüm gönderdi, bunun üzerine şöyle buyurdu:
“Kuru üzüm ne güzel yiyecektir. O sinirleri sağlamlaştırır, hastalıkları giderir, kızgınlığı sakinleştirir, ağız kokusunu güzelleştirir, balgamı keser, benzi hoş eyler.”

KARPUZ
Karpuz da Efendimiz’in en sevdiği meyvelerdendir. Hazret-i Âişe radıyallâhu anha Peygamberimizin karpuzla yaş hurmayı birlikte yiyip şöyle buyurduğunu nakleder:
“Hurmanın harâretini karpuzun soğukluğuyla, karpuzun soğukluğunu da hurmanın hararetiyle kırıp gideriyoruz.”

Karpuzun yemekten önce yenmesi tavsiye edilmektedir.

SÜT
Peygamber Efendimiz sütü severdi. şöyle buyururdu: “Yüce Allah bir kişiye süt ikram ederse, o kimse sütü içeceği zaman; Allâh’ım bize bu sütü bereketli kıl, bize daha çok süt ihsan et diye duâ etsin. Çünkü yiyecek ve içeceklerin yerini tutan, açlığı ve susuzluğu gideren sütten başka bir gıda bilmiyorum.” demiştir.

Yine şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Sizlere inek sütünü ve sütünden meydana gelen yağını tavsiye ederim, etinden sakınınız, zira sütü devadır, ancak eti bazen dert olabilir.”

SÜTLÜ BULAMAÇ
Arpa ve buğday ununa yağ ve süt karıştırılarak pişirilen bir nevî muhallebidir. Peygamberimiz: “Gerçekten sütlü bulamaç, hastanın midesini kuvvetlendirip rahatlatır, bazı üzüntülerini de giderir.” buyurmuştur. Sütlü bulamaçla ilgili Hazret-i Âişe radıyallâhu anha şöyle demiştir: “Bir defasında göğsümde bir sertlik ve başımda bir ağrıdan dolayı Rasûlullah’a şikâyette bulundum. O da, 'Ey Âişe, sana sütlü bulamacı tavsiye ederim, zira sütlü bulamaç bu şikayetlerini giderir' buyurdu." Hatta ehl-i beytten biri hastalanınca, ocaktan bulamaç tenceresi hiç inmezmiş, ta ki o hasta iyileşene veya ölene kadar..

SU: Peygamberimizin içeceklerden en çok sevdiği ise, soğuk ve tatlı olanı idi. Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- özellikle yolculuklar sırasında ashâbına su dağıttırırdı. Bir yolculuğu sırasında Efendimiz bir yerde durmuş ve yanındakilerden su istemiş, elini ve yüzünü yıkadıktan sonra, sudan içmiş ve yanındaki sahabelerine de:
“Siz de yüzünüze, boynunuza bir miktarını dökün.” buyurmuştur. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- su içtikten sonra şöyle duâ etmiştir: “Rahmetiyle suyu tatlı olarak yaratan, acı ve tuzlu yaratmayan Allah’a hamd olsun.”

Peygamber Efendimiz bir başka hadîs-i şerifinde ise, su için şöyle buyurmuştur: “Allah suyu temizleyici olarak yarattı. Tadını, rengini veya kokusunu değiştiren maddeler dışında hiçbir nesne onu pislemez.” O peygamberler sultanının sevdikleri, hoşlandıkları, bizim de sevdiklerimiz ve hoşlandıklarımızdır elbette… Allâh’ın bu nimetlerini, hem Rabbimizin bir ihsanı olarak, hem de Peygamber Efendimiz’in sevdiği yiyecekler niyetiyle yersek inşallah her bir yudumu, her bir lokması ibâdet ve şifâ olur.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52