TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 29 Mayıs’ın Dünya Arı Günü olduğunu belirterek arıcılığın Türkiye’de dev bir sektör haline geldiğini ve Türkiye’nin Çin’in ardından bal üretiminde dünyada ikinci olduğunu söyledi. Bayraktar, 29 Mayıs Dünya Arı Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, bal arılarının bitkiden bitkiye konarak yaptığı tozlaşma ile ekosistemin devamlılığını sağladığına dikkat çekerek arılar olmadan ekosistemin olamayacağını belirtti. Bayraktar, Türkiye’de arıcılığın, çok fazla sermayeye, tarım arazisine gerek duymadan yapılabilecek, genç çiftçilerle kadın çiftçilerimizin yanı sıra, köylerimizde kalan yaşlı nüfusun da uğraşı alanı olabilecek bir faaliyet alanı olduğunu vurguladı.
Bayraktar, arıcılığın önlenemeyen kırsaldan kente göçü önleyecek faaliyetler içinde olduğunu dile getirerek arıcılığa yapılan yatırım tutarının düşük olması ve yatırım için gerekli tüm ekipmanın yurt içinden karşılanabilmesinin avantaj olduğuna dikkat çekti. Bu özellikleriyle arıcılıkta dışa bağımlılık olmadığını söyleyen Bayraktar, şöyle dedi:
Bayraktar, arıcılığın önlenemeyen kırsaldan kente göçü önleyecek faaliyetler içinde olduğunu dile getirerek arıcılığa yapılan yatırım tutarının düşük olması ve yatırım için gerekli tüm ekipmanın yurt içinden karşılanabilmesinin avantaj olduğuna dikkat çekti. Bu özellikleriyle arıcılıkta dışa bağımlılık olmadığını söyleyen Bayraktar, şöyle dedi:
"Arıcılık aynı zamanda insanımıza bal, polen gibi sağlıklı ürünler sağlayan bunun yanı sıra ihracatta da önemli getirisi olabilecek potansiyeli bulunan bir faaliyettir. Ülkemiz doğal yapı ve nektar kaynakları bakımından çok zengindir. Büyük bir arıcılık potansiyeline sahiptir. Ülkemizin topoğrafik yapısından kaynaklanan farklı yükseltilerin bulunması, değişik iklim bölgelerine sahip olması, sanayi ve yerleşim yerlerinde uzak, kimyasal ilaç ve gübre kullanımının olmadığı işlenmeyen tarım alanlarının, mera ve çayırlıkların fazlalığı Türkiye’ye arıcılık bakımından büyük avantajlar sağlamaktadır. Türkiye, bitki çeşitliği bakımından da çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Çeşitlilik içinde arıcılık açısından önem arz eden bir diğer olay da ülkemiz bitki örtüsünde, yalnızca belirli bölgede yetişebilen, yöreye özgü, endemik bitkilerin oranının yüzde 30’un üzerinde olmasıdır."
Dünya bal üretiminde ikinci sıradayız
Bayraktar, dünya bal üretiminin 1.5 milyon tondan fazla olduğunu ve yüzde 30.6’sını Çin’in ürettiğini, Türkiye’nin, Çin’in ardından yüzde 6.85’lik pay ile ikinci sırada bulunduğunu, bu sıralamayı yüzde 5.35 ile ABD, yüzde 5.03 ile İran, yüzde 4.96 ile de Rusya’nın izlediğini bildirdi.
Kovan başı verim çok düşük 2016 verilerine göre Türkiye’de arıcılıkla uğraşan işletme sayısının 84 bin 47 olduğunu, 7 milyon 900 bin 364 kovanda 105 bin 727 ton bal üretildiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Türkiye’nin arıcılığa her yönden uygun olması, arıcılığın gelişimini olumlu yönde etkilemiş, 2000-2016 döneminde kovan sayısı 4.3 milyondan 7.9 milyona, bal üretimi ise 61 bin tondan 106 bin tona yükselmiştir. Buna karşın, hala kovan başına bal verimi ortalama 13.4 kilogramla düşük kalmaktadır. Çin’de bu rakamın, 50.1 kilogram olduğu düşünüldüğünde ülkemiz verimindeki yetersizlik net olarak görülmektedir.”
2.2 milyar dolarlık bal pazarından yüzde 1.1 pay
Dünya bal ihraç pazarının 2.2 milyar dolar olduğunu belirten Bayraktar, dünya üretiminde ikinci sırada yer alan bir ülkenin bu pazardan yüzde 1.1 pay almasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Bayraktar, “ihracat pazarına bakıldığında yüzde 12.9 ile Çin ilk sırayı alıyor, bunu yüzde 8.95 ile Yeni Zelanda, yüzde 7.31 ile de Arjantin izliyor. Biz ürettiğimizin sadece yüzde 3.4’ünü ihraç ediyoruz. Bunu mutlaka artırmamız, ihracatta da ilk sıralarda yer almamız lazım” dedi. Bal ihracatının 3 bin 623 tonda (14.9 milyon dolar) kalmasının Türkiye’nin bal üretim potansiyeline göre çok az olduğunu ifade eden Bayraktar; açıklamasında, “Dünyada 33 ülkeye bal ihraç ediyoruz ama bu ihracatın yüzde 81’ini ABD, Almanya ve Suudi Arabistan’a yapıyoruz. Diğer ülkelerdeki pazar paylarımızı artırmamız elzemdir” dedi.
İller arasında Ordu birinci, Muğla ikinci, Adana üçüncü sırada
Bayraktar, en fazla bal üreten illeri de şöyle anlattı:
“İller arasında bal üretiminde ilk sırayı 16 bin 278 tonla Ordu alırken, Muğla 15 bin 875 tonla ikinci, Adana 9 bin 477 tonla üçüncü, Aydın 3 bin 958 tonla dördüncü, Mersin 3 bin 252 tonla beşinci sırada bulunuyor. Ülkemizde çoğunlukla gezginci olarak yapılan arıcılıkta, arıcılarımızın büyük bir kısmı arılarını Akdeniz ve Ege bölgelerinde kışlatmakta ardından Mayıs ayında İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya götürmektedirler. Arıcılarımızın bir kısım çiçek balı için Sivas, Erzurum, Muş, Bingöl ve Bitlis’e, ayçiçeği balı için Trakya ve Ege Bölgelerine gitmektedirler.”
Türkiye’de bakir denilebilecek uygun floraların bulunmasının organik bal üretimi için de büyük avantajlar sağladığını vurgulayan Bayraktar, “kimyasal katkı maddelerinden ve şeker katkısından uzak, tarımsal ilaçlama ve kimyasal gübrelemenin yapılmadığı ortam zorunluluğu şartı, ülkemizin pek çok yöresinde organik bal üretiminin yapılabileceğini göstermektedir” dedi.
Sorunlar ve yapılması gerekenler
Bu olumlu göstergelere rağmen arıcılığın eğitim, pazarlama, örgütlenme, damızlık, kalite kontrol başta olmak üzere sorunları bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları dile getirdi:
“Arı üreticilerinin birlikler ya da kooperatifler şeklinde gelişmiş ülkeler seviyesinde örgütlenememesi ve mevcut örgütlerin de yeterince güçlü olmaması pazarlamada soruna neden olmaktadır. Hastalık ve zararlılara karşı bilinçsizce ilaç kullanımının balda kalıntıya neden olması, merdivenaltı üretilen sahte balların denetimlerinin tam anlamıyla yapılamaması, kaçak bal girişlerinin önlenememesi sorunlardan bazılarıdır. Arıcıların, ürettiği balın yanı sıra katma değer sağlayan polen, arı sütü, propolis gibi diğer ürünlerin de üretebilmesi için teşvik edilmesi gerekiyor. Arıcılar modern arıcılık konusunda eğitilmeli, yeni arıcılığa başlayanlar için kurslar açılması, genç çiftçilerin desteklenmeye devam edilmesi zorunludur. Bölge şartlarına uygun ana arıların üretilerek arıcılara dağıtımının sağlanması, organik bal üretiminin artırılması için üreticiye verilen desteklerin artarak devam etmesi gerekiyor.”
Güncelleme Tarihi: 05 Haziran 2017, 16:50