Gıdavitrini - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, "Nihai olarak bayi karı, fırıncının karı, sigortası, yol masrafı, ham maddesi de mayası da aklınıza ne geliyorsa hepsi, bütün karları içinde maliyeti ve nihai satış fiyatı, 61 kuruş olması gereken ekmeğin bugün 1 ve 1,25 liraya satılıyor olmasını kabullenmek mümkün değildir" dedi.
Bursa'da düzenlenen "Marmara Bölgesi Ortak Akıl Toplantısı'nda konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, son dönemlerde kamuoyunda, gıda fiyatlarındaki artışın enflasyona etkileri konusunda bazı değerlendirmeler yapıldığını bildirdi.
Enflasyonun yüzde 24'ünü gıda fiyatlarının belirlediğini vurgulayan Çelik, "Son dönemlerde özelikle ekmek ve kırmızı et fiyatlarındaki düzenleme ve yükselişler, kamuoyunda yoğun bir şekilde gündem oldu. Ekmek fiyatları, yüzde 33 civarında bir artış gösterdi son 20 günlük, 1 aylık dönem içinde. Neden bu fiyat artışının bu oranda gerçekleştiğine baktığımızda bunu doğrulayacak bir verinin olmadığını açıkça ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
Vatandaşın zaruri ihtiyacı bu
Bütün fırıncılara, yetkililere ve ekmek üretimiyle ilgili sivil toplum örgütlerine seslenen Çelik, şu ifadeleri kullandı:
"Çıkınız, söyleyiniz, buğday fiyatında geçen yıla bu yıl arasında nasıl bir artış oldu ki yüzde 33'lük ekmeğe, halkın temel, zaruri ihtiyacı olan ekmeğe böyle bir zam yaptınız? Bir veri var mı elinizde? 'Asgari ücret' diyorsunuz, asgari ücretin ekmek fiyatına yansıması yüzde 6'dır. Ekmek maliyetini çıkardık; gram gram, kuruş kuruş ekmeğin maliyeti, 48 kuruş. Eğer 10 bin ekmek üretiyorsanız maliyeti 48, 5 bin ekmek üretiyorsanız maliyeti 54 kuruş. Tek tek, kalem kalem yazmışız. Bursa Büyükşehir Belediyesi, 62 kuruşa 250 gram ekmek satıyor. Bizdeki maliyetlere göre, elektrik ve doğalgaz maliyetlerine baktığınızda, 60-61 kuruş civarında nihai bütün karları da ilave ettikten sonra bir maliyet oluyor ve bunun üzerinde kar ederek, Bursa Büyükşehir Belediyesi bu satışı gerçekleştiriyor. Ankara Büyükşehir Halk Ekmek de 75 kuruşa 250 gram ekmek satıyor, 'Kar ediyoruz' diyor. Doğru. Buradan Melih Bey'e de sesleniyorum, biraz fazla kar ediyorsun, biraz indir. Vatandaşın zaruri ihtiyacı bu."
Çelik, ekmeği 1 lira ve 1 lira 25 kuruşa satanların bunu hangi gerekçeyle yaptıklarını izah etmeleri gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Konu, ekmekteki maliyet konusu değil, üretim girdileri meselesi değil. Ekmekte, işletmecilik hatalarından kaynaklanan bir bedeli tüketiciye ödetmeye kimsenin hakkı yok. Yok böyle bir şey. Sen 5 bin değil, bin, 2 bin ekmek üreteceksin, iş yerini açarken gerekli fizibilite çalışmalarını yapmayacaksın veya kayıt dışılı fırın olarak çalışacaksın, siz bu işletmecilik yanlışınızı getirip maliyetlere ilave ederseniz bu çok büyük bir haksızlıktır. Buna bizim müsaade etmemiz söz konusu değil. Bu fiyatların serbest piyasada oluşmasından yanayız ama ortada maliyetler varsa, ortada olağan üstü bir durum söz konusu değilse bu fiyatları yüzde 30'un üzerinde artıracak bir cesaret nasıl mümkün olabiliyor? Bu kararlarınızı gözden geçirin. Listenizi çıkarın, gelin oturalım, bizim yaptığımız maliyet hesabının neresinde sizin 'Doğru değil' diyebileceğiniz bir yer var, getirin önüme koyun. Nihai olarak bayi karı, fırıncının karı, sigortası, yol masrafı, ham maddesi de mayası da aklınıza ne geliyorsa hepsi, bütün karları içinde maliyeti ve nihai satış fiyatı, 61 kuruş olması gereken ekmeğin bugün 1 ve 1,25 liraya satılıyor olmasını kabullenmek mümkün değildir."
Et ithalatına sıcak bakan bir yaklaşımda değiliz
Bakan Çelik, kırmızı et üretiminin 1 milyon ton olduğuna dikkati çekerek, ihtiyacın ise 1 milyon 300 bin ton olduğunu, dolayısıyla 300 bin ton kırmızı et açığının bulunduğunu anlattı.
Çelik, söz konusu bu açığın 1-2 yıl içinde kapatılması için bakanlık bünyesinde yoğun çalışmalar yaptıklarını belirterek, şöyle dedi:
"Şimdi kırmızı etle ilgili stoklarımızda, et-süt kurumunun stoklarında 7 bin ton et varken ve piyasaya bu verilirken, hiçbir gerekçesi de yokken maliyetler de elimizdeyken bu fiyatları siz ne adına yükseltiyorsunuz? Üreticinin lehine mi? Üretici, şu anda memnun ama bu arada son bir ayda fiyatları artırarak, ne yapmak istiyorsunuz? Et ithal edilsin mi istiyorsunuz? Biz et ithalatına sıcak bakan bir yaklaşımda değiliz. Et, ithal etmeyelim. Üreticimizi seviyoruz, hayvan varlığımızın artması gerekiyor. Bunun için birçok destekler yapıyoruz. Hayvancılığa 3.2 milyar lira destek sağlıyoruz. Hayvan varlığımız, bu alanda iştigal eden özellikle 'aile işletmecilerinin sayısı artsın, gelişsin' diye bu desteği veriyoruz. Hiç gereği yokken et sorunu, sıkıntısı yaşanmıyorken, siz bu fiyatı artırıyorsanız, tabi ki tüketiciyi korumak durumundayız. Et ithalatı, üreticiyi baltalamak, üreticiyi sıkıntıya sokmak için değil bu spekülatörlere ders vermek için elimizde tuttuğumuz bir şeydir. Onun için ahırlarınızı doldurun, hiç çekinmeyin, biz üreticilerden yanayız."
"Birileri zamanlı zamansız bir şekilde hayvan kesimini artırmak, yaza doğru daha büyük sıkıntılar oluşturmanın hesabını yapabilir. Bu oyuna gelmeyin" diyen Çelik, kırmızı et maliyetlerini bildiklerini, aktardı.
Çelik, üreticinin yanında olacaklarına işaret ederek, "Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın. Bu spekülatörleri bakanlık ve üreticiler olarak birlikte aradan çıkarmamız, derslerini vermemiz gerekiyor. 78 milyon, bunların oyuncağı olamaz, bunlar 78 milyonun sofrasıyla oynayamazlar, oynatmayız. Onun için her zaman spekülatörlere karşı ithal imkanı hazır olacak. Yeni kararlara ihtiyaç duymadan, anlık olarak piyasaya müdahale edecek imkanları elimizde tutacağız" değerlendirmesinde bulundu.
"Hükümetin et ithal etmek hevesinde" olduğu algısının doğru olmadığına değinen Çelik, spekülatif kazançların önüne geçmenin görevleri olduğunu bildirdi.
Her ay Türkiye'nin fotoğrafını çekeceğiz
Çelik, tarla ile raf fiyatı arasındaki uçurumun da önemli konular arasında yer aldığını belirterek, bakanlık olarak bu konuyu mercek altına aldıklarını söyledi.
Çelik, "Tarlada eli nasırlı, güneşin altında kavrulan çiftçinin tarladan gönderdiği ürün ile pazarda satılan ürün arasındaki uçurum, mutlak surette bir çözüm yoluna kavuşmalıdır. Bu haksız kazanç, mutlaka önlenmelidir. Üreticinin, bizzat ürünü ortaya çıkaranın elde edemediği, hayal dahi edemediği bir fiyatı on kat yükseğine pazarda satıp hem tüketiciye, hem de gerçekten enflasyonun yükselmesine bu şekilde etki eden tüm unsurların ortadan kalkmasıyla ilgili de mücadele edeceğimiz bir dönem olacak" ifadesini kullandı.
Bakanlığın idari birimleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim 10 bin civarında Tarımsal Yayımı Geliştirme Projesi (TAR-GEL) elemanımız var. Bunlar, kırsalda tarım ve hayvancılık alanında çalışan arkadaşlar. Burada özlük ve mesleki haklarla ilgili diğer çalışan arkadaşlarla aralarında oluşan farklardan dolayı verimli bir çalışma ortamının kalmadığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Yeni düzenlemeyle gerek 6 bin bakanlık taşra çalışanı, gerekse 10 bin TAR-GEL personeli yani 16 bin kişinin özlük ve mesleki haklarını eşitliyoruz. Eşitlemeyle kalmıyor, herkese 1-2 işletmeden sorumlu olacak şekilde zimmet yapacağız ve Türkiye'nin gerek bitkisel, gerek hayvansal üretiminde ne oluyor, ne bitiyor, aylık ne gibi değişimler yaşanıyor, bunları bizzat sorumlu teknik arkadaşlar bu 16 bin kişiyle her ay güncelleyecek bir idari yapıyı oluşturuyoruz. 200'ün üzerindeki müşavir kadromuz da her ilden iki arkadaş sorumlu olacak, biri veteriner, biri gıda ya da ziraat mühendisi. Bunlar da il masalarını oluşturacaklar genel müdürlükler bünyesinde ve arazide her işletmeden sorumlu arkadaşların aylık bilgileri bakanlık merkezindeki masalarda güncellenecek. Her ay Türkiye'nin fotoğrafını çekeceğiz, ne oluyor, ne bitiyor göreceğiz ve ona göre adımlarımızı, politikalarımızı geliştireceğiz."
Türkiye'de tarım alanları küçülüyor
Bakan Çelik, Türkiye'de 24 milyon hektar tarıma elverişli araziden 20 milyonunun kullanıldığını, ülkede tarım alanlarının küçüldüğünü dile getirdi.
Beslenmek için büyük nimetlerin bahşedildiğini anlatan Çelik "İnsanlık olarak, dünyada ve ülkemizde 'Nasıl mahvederiz' gayretinin içindeyiz. Şuanda dünya hızlı bir şekilde ırmakları kurutmak, ağaçları yok etmek, balıkları ortadan kaldırmak gibi bir savaşın içindedir. Çevre felaketleri almış başını gidiyor ama zannediliyor ki 'servet', 'para' denilen kağıt, her şeyi kurtaracak. Oysa parayı kurtaracak bütün unsurlar yok ediliyor. Ne yazık ki insanlık bunun farkında değil. Bu gidişatın doğru olmadığı anlayışıyla biz, toprak, su, coğrafya, iklim, bilgi, teknoloji ve insan kaynağı sermayemizi son derece verimli bir şekilde değerlendirmek mecburiyetindeyiz" dedi.
Çelik, ülkede 3 milyon çiftçi olduğunu, yaklaşık 114 milyon ton bitkisel üretim gerçekleştirdiğini, bunun da güzel bir rakam olduğuna değinerek, "İthalat ve ihracatımız dün açıklandı. Tarımsal ihracatımız 17,5, ithalat 16 milyar civarında. Bu rakamlara baktığımızda tarım ve hayvancılık alanında daha kat etmemiz gereken çok mesafe olduğunu görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Tarımın geçimlik değil, uluslararası ticaret enstrümanı olduğu bilgisini veren Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
"Tam toprakla suyu buluşturduk. Şimdi de daha büyük bir felaketle, çoraklaşmayla karşı karşıya kaldığımız durum, bu ne perhiz lafını söyletiyor. Tarımla uğraşı, köylerde, yaşlı bey amcalara terk edilmiş bir iş olarak görülmektedir. Bir genel algı olarak, eski Türk filmlerinde 'köylü' diye bir tipleme ortaya koyuluyor. Ne kadar yanlış, bir ülkeye yapılabilecek en büyük kötülük. Emekli, yaşı 60'ın üzerinde olan bey amcalara tarımı, meraları, köyleri terk etmiş olduk. Buradan bir gelecek beklemek mümkün değil. Bu anlayıştan çıkmamız gerekiyor. Gençlerin umudu köyler, yeniden ayağa kalkmalı. Bunun için belli bir yaşın üzerinde orada ömrünü tamamlamak için değil, oralara hayat verecek, orada hayat bulacak genç kadroların desteklenmesi konusunda hükümet olarak elimizi taşın altına koyduk. Her türlü desteği sağlayarak, köylerdeki tarımsal ve hayvansal bütün imkânların ayağa kalkması için her türlü desteği vereceğiz."
Güncelleme Tarihi: 30 Ocak 2016, 18:38