Türk mutfağı neden marka olamıyor?

Yemek bir kültür meselesi. Son derece zengin ve lezzetli Türk mutfağının, dünya markası olabilmek için desteğe ihtiyacı var.

Türk mutfağı neden marka olamıyor?

Fatih Altaylı ile Teke Tek programında söz, Türk mutfağının marka olup olmadığına geldi. Programa konuk olan Habertürk yazarı işleteci İzzet Çapa, Türk mutfağının bir İtalyan, Fransız, Çin mutfağı gibi dünya markası olamadığından şikâyet etti. Türk mutfağının marka olup olmadığını, Türkiye’nin en ünlü gurmelerine sorduk...

‘Zengindir ama marka değildir’
Hürriyet Gazetesi Yemek Yazarı Mehmet Yaşin:
Dünyanın en zengin mutfağıdır ama marka olamamış bir mutfaktır. Türk mutfağını dünyada çok kişi bilmez. Türk mutfağının ürünlerini sunan restoranlar olması lazım. İtalyan mutfağı Türkiye’de bile her köşe başında var. Bizim ise belli başlı büyük kentlerde biriki tane gerçek Türk mutfağı restoranımız var. İnsanlar bu yemeklerin tadına bakmazlarsa o mutfağın nasıl bir mutfak olduğu konusunda bilgi sahibi olamazlar. “Milyonlarca turist niye tanımıyor?” diye sorarsanız onlar “her şey dahil” tatil köylerinde haklı olarak ucuza çıkan açık büfe yemekleri Türk mutfağı sanıyorlar. O kötü yemekleri Türk mutfağının bir parçası sanıyorlar. Yemek bir kültür meselesidir. Kültür Bakanlığı tanıtımı üstlenip yabancı aşçıları, ünlü şefleri Türkiye’ye davet etmeli. Ünlü şeflerin mönülerine bir-iki Türk yemeği sokabilmeli. Yemek yazarlarını buralara getirip bilgiler vermeli. Bir şeyin marka olabilmesi çalışma gerektirir. Üzerinde çalışılırsa dünya markası olur. Ki, bizim mutfağımız oldukça üst sıralarda yer alması gereken zenginlikte ve lezzette bir mutfaktır.

‘Yemek tariflerimizi kaybetmişiz’
Habertürk Gazetesi Yemek Yazarı Selin Kutucular:
Marka olmaya çok layık olmakla birlikte Türk mutfağı pazarlamasının iyi yapılamadığı bir mutfak. “Gönlümüzdeki yerde neden değil?” derseniz de; maalesef ülkeler ve kültürler arasındaki karışmışlığın etkisini mutfağımız da yaşıyor. Hepimizin aklına hemen kebap geliyor. Halbuki bizim çok daha değerli yöresel yemeklerimiz var. O yüzden Türk mutfağı tam olarak marka değildir. Türk mutfağı yerine ulaşamamış bir yerde. Bir kere Orta Asya’dan buraya gelirken hareket eden bir toplum olmuşuz. Onun için unutmuşuz da, tariflerimizi de kaybetmişiz. Yazıya da dökmemişiz. Osmanlı mutfağına baktığımız zaman tarifleri aşçıbaşıların alışveriş listelerinden anlıyoruz. Notlar alınmış. Çok da zahmetli bir mutfağımız var. Detayları yazılmadığı için bilgiler kaybolmuş. Yerleşik düzene geçmemiş olmanın, geç geçmiş olmanın getirdiği kayıplar da var.

‘Türk mutfağının doğru dürüst uygulaması yok’
Sabah Gazetesi Yemek Yazarı Ahmet Örs:
Marka değildir. Marka olması için o konuda marka ürünler ortaya çıkarılmalı. İtalyan, Meksika, Çin mutfağı bizde de mevcut ama Türk mutfağı onların ülkesinde yok. Türk mutfağı bizim ülkemizde de mevcut değil. Esnaf lokantaları ve bana göre başarısız Osmanlı yemekleri yapan bir-iki restoran dışında doğru dürüst uygulaması yok. O sözünü ettiğimiz marka mutfakların devlet desteğiyle okulları var. Tüm eğitim programları hazırlanmış. Bizde aşçılar yabancıların hazırlamış olduğu mutfak programlarıyla eğitiliyor. Okullarda Türk yemeklerine özgü teknikler öğretilmiyor. Türk mutfağının tekniklerini içeren, birkaçı hariç, kitap yok. Türk lokantaları veya Anadolu’daki kaliteli lokantalar yerel müşteri bulamadığı için kapılarına kilit vuruyor. İnsanlar uydurma yemeklere para veriyorlar. Yurtdışına baktığımızda marka olan tek şey, Türk döneri. Onunla da iftihar edemeyiz. Kalitesi berbat. Nasıl marka olacağız? İşte sorun bu...

‘Marka olursak mutfak da olur’
Mimar-Habertürk Gazetesi Yemek Yazarı Ali Esad Göksel:
Bence Türk mutfağı önemli bir marka fakat ne yazık ki üstü tozlu bir şekilde duruyor. Üstü tozlu duran bir yüzük taşına benziyor. Birisinin elmasın üstündeki tozu silmesi, alması lazım. Ve bu bizim toplumumuzun toplam performansıyla alakalı. Toplumumuzun toplum performansı arttıkça, yükseldikçe üstündeki toz yavaş yavaş açılmaya başlayacak. Bugün İtalyan mutfağı neden çok önemli bir marka? İtalyan mutfağının ahım şahım bir mutfak olmasından kaynaklanmıyor. İnsanlar İtalyanlar gibi yaşamaya özeniyorlar. Her şeye özeniyorlar, Prada’ya Ferrari’ye, Rönesans’a özeniyorlar. O özenmenin en kolay eşiği evde spagetti pişirip İtalyan şarabı içmek olduğu için oradan eşiği atlayıp bunu yapmaya başlıyorlar. Ne zaman ki biz insanları küresel ölçekte Türkiye’ye alaka duyar hale çekebileceğiz, o zaman Türk mutfağının marka olduğu daha çok görülür hale gelecek.

‘Bu mutfaktan ekmek yenir’
Habertürk Gazetesi Yazarı Abdurrahman Yıldırım:
TÜRK mutfağı markalaşma yönünde belli bir mesafe almış durumdadır. Bunda kebabın tanınması belli bir rol oynamıştır. Ek olarak Avrupa’ya giden Türk vatandaşları döneri orada bir marka haline getirmişler ve fast-food hamburgeri yer yer yenmeyi başarmışlardır. Bu arada Gaziantepli baklavacıların Türkiye’den sonra yurtdışına açılımları da Türk mutfağının markalaşmasında yeni bir adım oluşturuyor. Tüm bunları dikkate aldığımızda Türk yemekleri veya mutfağının markalaşma yolunda belli bir mesafe aldığını söyleyebiliriz. Türkiye’de kişi başına gelir yükseldikçe, kentleşme oranı arttıkça ve dışarıda yeme alışkanlığı yerleştikçe Türk mutfağının başarılı bir şekilde ticarileşmesini de göreceğiz. Bu ticari başarı yurtdışına da taşınacaktır.
Ümran Avcı - Habertürk

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52