Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in başını çektiği Körfez ülkelerinin Katar’a uyguladığı ambargo, Katarlıları ne kadar etkiledi dersiniz? Katarlılar, ülkelerinin içinde bulunduğu bu zor durumda Türkiye’nin politikasını nasıl görüyorlar? Bu ve benzeri sorulara ilginç cevaplar haberin detayında.
Doha’nın merkezindeki tarihi çarşı ‘Souq Vakıf’dayız. Katar’da ‘Baba Emir’ olarak bilinen Katar’ın eski emiri ve şimdiki emirin babası Şeyh Hamad bin Halife el Sani’nin özel meclisi olan ‘Dama Meclisi’nden içeri giriyoruz. Duvarlarda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi dahil kulübü ziyaret eden birçok devlet başkanı ve bakanın fotoğrafları asılı. Türkiye’den geldiğimizi duyunca büyük bir tezahürat oluyor, başköşeye oturtuluyoruz, hemen çaylar, bisküviler ikram ediliyor.
Ekonomist Faraj el Muhammed, “Suudi Arabistan’ın sınırı kapatması ve ekonomik ambargo bizi rahatsız etmiyor, biz her türlü gıdayı, malzemeyi de temin ederiz. Ama bizi en çok ailelerin bölünmesi üzüyor” diyor ve şöyle devam ediyor: “Katar, Bahreyn, Suudi Arabistan BAE ve Kuveyt; aşiretlerle, akrabalıklarla ve evliliklerle birbirine bağlanmıştır. Biz altı ülkeye bölünmüş bir büyük aileydik, şimdi bu aileyi dağıttılar. Benim Bahreyn’deki yeğenlerimi ya da Dubai’deki torunlarımı görmeme izin vermeyecekler, kimsenin bize bunu yapmaya hakkı yok” diyor.
TÜRKİYE KARDEŞİMİZ
Peki, Katarlılar, ülkelerinin içinde bulunduğu bu zor durumda Türkiye’nin politikasını nasıl görüyorlar? Farac el Muhammed, “Biz Türkiye’yle olaylara aynı açıdan bakıyoruz. Biz Türkiye’yi sadece bir ülke değil, aynı zamanda kardeşimiz olarak görüyoruz, Türkiye’nin bizim yanımızda olması, kardeşin kardeşe destek vermesidir” diyor. Naji el Nami ise “Türkiye’nin buraya asker gönderiyor olmasından dolayı çok memnunuz, bu askeri işbirliği her zaman devam etmeli” diye konuşuyor.
KRİZİN TEK İYİ TARAFI
Katar’da birkaç gün önce süt ürünleri ve tavuğun bittiği ülkede market rafları Türkiye’den giden ürünlerle dolarken, Katarlılar özellikle süt ürünlerine hücum etmiş durumda. Doha’da ziyaret ettiğimiz bir süpermarketin süt ürünleri bölümünün önü oldukça kalabalık. Katarlılar, Türk olduğumuzu anlayınca üzerinde Türkçe yazan süt, yoğurt ve ayranı bize gösterip “Burada ne yazıyor?”, “Bu süt yağsız mı?”, “Kaymaksız yoğurt ne demek?” diye sormaya başlıyor. İlk kez Türk ürünlerini deneyenlerle konuştuğumuzda “Bu krizin tek iyi yanı Türk ürünlerinin gelmesi oldu, önceden katkı maddeli süt içiyorduk” diyorlar.
Bu arada güvenlik görevlileri ‘izinsiz çekim yaptığımızı’ öne sürüyor. Daha sonra yanımıza gelen ve son derece nazik bir şekilde bizi sorgulayan Katarlı polis Muhammed Hamad, birdenbire cep telefonunu çıkarıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karakalem bir portresini gösteriyor: “Bunu ben çizdim, Erdoğan’a göndermek istiyorum, nasıl gönderebilirim?”
Kaynak: Hürriyet
Güncelleme Tarihi: 12 Haziran 2017, 12:38