Yerel yönetimler niye lokantacılığa soyunuyor?

Lokanta ve kafe işletmecileri, yerel yönetimlerin 'orantısız güç ve imkânlarıyla’ sahada var olmalarından oldukça rahatsız.

Yerel yönetimler niye lokantacılığa soyunuyor?
Restoran işletmecilerine göre, kriz yaşayan sektörlerin lokantacılığa soyunması da esnafın sırtındaki kamburu artırıyor. Yemek çeki komisyon oranları ise sektörün çözüm bekleyen diğer bir sorunu. İstanbul Ticaret Odası Lokanta ve Kafeler Meslek Komitesi Başkanı Abdullah Korun, sektörün 2011 yılını ‘ oldukça iyi geçirdiğini’ belirterek, "Sektör daha fazla büyümek istiyor. Gerek istihdam gerekse ekonomik olarak ülkeye katkıda bulunmak için sektöre destek bir tarafa köstek olunmamak" dedi. Sektörün bir taraftan kalifiye eleman yetiştirmek için uğraştığını, öte taraftan yetişmiş elemanları daha kaliteli hale getirmek için eğitime yatırım yaptığını söyleyen Korun, "Lokantacılık sektörü hizmet sektörü; eğitilmiş eleman olması şart. Bunun için özelikle İTİCÜ bünyesinde aşçılık ile ilgili bölüm açılması içiıı ciddi çalışmalar başlatıldı" diye konuştu. Korun, çalıştırdıkları işçilerin işten ayrılması durumunda oldukça yüksek tazminatlar ödediklerini de ifade etti. Sektörün bir başka sorunu olan yemek çeki komisyon oranlarını düşürmek için çalışma yürüttüklerini dile getiren Başkan Korun, yemek çekleri ile ilgili sıkıntılarını şöyle anlattı: "Bunların başında yüksek komisyon oranları gelmektedir. Komisyon oranlarının AB'de olduğu gibi yüzde 8'den yüzde 2.5 gibi makul seviyelere gelmesini istiyoruz. Yine çeklerin amaç dışı kullanımı da başka bir sıkıntı. Altyapı eksikliği, uzun ödeme ayrı bir sorun oluşturmaktadır. İstem dışı yapılan sigorta ve benzeri satışlar ile keyfi kesintiler de bizleri adeta canımızdan bezdirdi."

Şubeleşmek değil markalaşmak ön planda


İTO Meclis Üyesi Ramazan Bingöl, sektör temsilcilerinin artık şubeleşmek yerine markalarına ve hizmet kalitesine daha fazla önem verdiklerine dikkat çekti. Ancak şehrin her bölgesine açılan AVM'lerin sektöre zarar verdiğini ileri süren Bingöl, şöyle konuştu: "Bazı sektör temsilcilerimizin kendileri ile rekabet edercesine çok yüksek kira ve aidatlara rağmen hızlı büyüme hırsları yüzünden sıkıntı çektikleri ve yanlış planlama nedeniyle kapanan ve devreden işyerleri olmuştur. 2011 yılı bize şunu gösterdi: Artık Türk insanı dışarıda yemek yeme alışkanlığı edinmiştir. Bu nedenle 2012 yılının daha verimli geçeceğini düşünüyorum."

Kriz yaşayan sektörler gıdaya girdi


"Son yıllarda ikiye katlanan et fiyatları lokantaların belini büküyor" diye yakınan İTO Meclis Üyesi Zakir Yılmaz, hayvancılığa gereken önemin verilmemesi yüzünden et fiyatlarının yükseldiğini söyledi. Anadolu'da birçok ailenin hayvancılığı bırakıp büyükşehirlere göçmesiyle tarihte ilk defa ithal et ve hayvan macerasına girişildiğini dile getiren Yılmaz, "Tüketici bu ithal eti yadırgadı ve et tüketimi ciddi miktarda düştü. Lokantalar bu uygulamada en çok zarar eden sektör oldu" dedi. İnşaat ve tekstilde oluşan kriz sonucu bu sektörlerin aktörlerinin restoran ve kafe işine girdiğini hatırlatan Yılmaz, şunları kaydetti: "Ana arterlerde onlarca restoran, cafe, fastfood sıralandı ve sonuçta pasta bölündü. Bu tür girişimciler aradıklarını bulamamanın sonucunda işyerlerini kapattılar. Mesleki hiçbir bilgisi ve deneyimi olmayan insanların sektöre bu kadar rahat girmesi normal karşılanamaz. Onlarca yıllık mevcut mekânlar bugünlere tesadüfen gelmediler. İnsan sağlığını en üst düzeyde ilgilendiren sektörümüzde tecrübe ve ehliyet çok önemli."

Ahilik sistemi canlandırılmalı
Komite Başkan Yardımcısı Mehmet Yılmaz da, sektör temsilcilerinin kıdem tazminatı başta olmak üzere özellikle işten çıkarmalardan kaynaklanan sorunlarla karşı karşıya kaldığına dikkat çekti. Çalışanın kanuni hakları verildiği halde açılan tüm davalarm işverenin aleyhine sonuçlandığım ileri süren Yılmaz, "Bilirkişinin olumlu raporuna rağmen konu çalışan olduğu zaman genelde mahkemelerimiz işverenin aleyhine karar veriyorlar. Komite olarak her ay önümüze gelen dava dosyaları ile uğraşıyoruz. Bunların çoğunu maalesef işçi-işveren uyuşmazlığı oluşturmaktadır. Özellikle tüm haklarım verdiğimiz halde çalışanlar daha soma tekrar dava açarak bahşiş için de tazminat istemektedirler ki, böyle bir usul yoktur. Bahşiş, tamamen müşterinin inisiyatifindedir. işvereni ilgilendirmemesine rağmen bu tür davalarla da muhatap oluyoruz" diye konuştu. Yılmaz, kalifiye eleman sorununun çözümü için Ahilik sisteminin yeniden canlandırılmasını isteyerek, "Günümüzde en büyük sıkıntı ahde vefasızlık" yorumunu yaptı.

Yerel yönetimlerin sektöre girmesi yanlış


Yerel yönetimlerin lokantacılık sektörüne girmesinin doğru olmadığını savunan İTO Meclis Üyesi Fatih Güner, "Yerel yönetimlerin asli vazifeleri dururken zaten haddinden fazla gıda işletmeleri olan sektöre girmesi doğru değil" açıklamasını yaptı. Sektörün sırtındaki kamburun bu şekilde daha da arttığını vurgulayan Güner, "Yerli sermayedarların fantezi amaçlı sektöre girmesi yetmiyormuş gibi bir de yerel yönetimlerin orantısız güç ve imkânlarıyla sahada var olmaları bizi zor durumda bırakmaktadır. Zaten zor nefes alan sektörümüz vergi, maaş, SGK yükü altında kalmaktadır. Yerel yönetimlerin gıda işletmesi açması, ayakta kalma mücadelesi veren esnafın canlı canlı mezara konulması demektir" diye konuştu. Denetleme yetkisinin Tarım İl Müdürlüğü'ne verildiğini hatırlatan Güner, belediyelerin adeta yetki gaspı yaparak hiçbir ehliyeti olmayan zabıtalarla denetleme yapmalarından da yakındı. Fatih Güner, "Gazete ve ekmek büfeleri bile döner, tost satarak sektöre darbe vurmaktadır. Dükkânların tanıtıcı tabela, reklam ve afiş konularında da daha esnek, vergilerin daha düşük olması beklentilerimiz arasındadır" dedi. "Sigara yasağı ile ilgili denetimler de ilçeler arasında farklılık gösteriyor" diyen Güner, bunun bir an önce çözülmesi gerektiğinin altını çizdi. Güner, sektör temsilcileriyle yerel yönetimlerin biraraya gelerek meseleleri çözebileceklerini sözlerine ekledi.

Gastronomide dünyada ilk sıralardayız


İTO Meclis Üyesi Ali Tatlıdil, sektörün gastronomi alanındaki gelişmeleri yakından takip ettiğini ve teknolojiye önem verdiğini vurgulayarak, "Gerek teknik kullanılan malzeme, donanım olarak gerekse bilgisayar yazılımları olarak mali yükü ağır olmasına rağmen günün ihtiyaçlarını yerine getirmektedir. Bu yatırımlar da fazlasıyla geri dönmektedir" dedi. Gastronomi alanında sektör olarak iddialı olduklarının ve dünyada ilk sıralarda yer aldıklarının altını çizen Tatlıdil, "Bu da işletmecilerimizin teknolojiyi yakından takip ettiğinin bir göstergesidir" açıklamasını yaptı.

Denetimler artırılmalı
Sektörün merdiven altı üretimden yana oldukça dertli olduğuna değinen Komite Üyesi Gürkan Tüzel, denetimlerin artması ve sağlıksız üretim yapan firmaların faaliyetlerinin durdurulması gerektiğine işaret etti. Tüzel, özellikle yemek satın alan firmaların, yemek aldıkları firmaları gezip görmeleri gerektiğini söyleyerek, "Kişi başına 3-4 TL'ye yemek üreten firmaların mevcut şartlar altında bu fiyata yemek pişirmeleri mümkün değil. En büyük maliyet et maliyetidir. Hangi koşullarda üretildiği bilinmeden sadece yemeğin görüntüsü ile yemek satın alan firmalara tavsiyemiz; lütfen fabrikaları gidip görün. Yemekte kalite fiyattan daha öncelikli olmalı" diye konuştu.
Fahri Sarrafoğlu – İstanbul Ticaret Odası

Anahtar Kelimeler: Gıda Vitrini, Gıda, Vitrin, Tarım, GDO, Gıda Güvenliği, Alo 174, Sağlıklı Gıda, Beslenme, Yemek, Baklava, Restoran, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Mehmet Mehdi Eker, İTO, TÜRES, Abdullah Korun, Ali Tatlıdil, Beltur, Hacı Abdullah Lokantası

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner50

banner52