GIDAVİTRİNİ - Okan Üniversitesi ile TUYED’in ortaklaşa düzenlediği “Turizmin Yükselen Yıldızı Gastronomi’den Nasıl Yararlanmalı?” başlıklı panelde konuşan gazeteci-yazar Ahmet Örs, Türk mutfağının Michelin yıldızına ihtiyaç olmadığını söyledi.
Okan Üniversitesi Gastronomi Bölüm Başkanı Yardımcı Doç. Dr. İlkay Gök ile Turizm Gazetecileri ve Yazarları Derneği (TUYED) Başkanı Kerem Köfteoğlu’nun oturum başkanlığını yaptığı panele gazeteci-yazar Ahmet Örs’ün yanı sıra, TUROB Başkan Yardımcısı Vedat Başaran, TURYİD Başkanı Kaya Demirer, Prontotour İç Turlar Operasyon Müdürü Müge Erçetin, Gastronomika Temsilcisi Semi Hakim ve gazeteci Müge Akgün konuşmacı olarak katıldı.
Okan Üniversitesi’nin 15’nci kuruluş yılı kutlamaları çerçevesinde düzenlenen panelde konuşan gazeteci-yazar Ahmet Örs, yemeklerimizi San Sebastian’ın yüksek mutfağı, İtalyan mutfağı ya da suşi ile değerlendirerek Türk mutfağına katkıda bulunamayacağımıza dikkat çekti. “Mutfağımızı yabancılara açıp tanıtmamız gerekiyor” diyen Örs şunları söyledi: “Ayrıca hangi değerlerimizi turistlerin önüne koyacağımıza dair kapsamlı bir araştırmanın yapılması gerekiyor. Türk mutfağının Michelin yıldızına ihtiyaç yok. Çünkü Michelin kural ve ölçütleri Batı mutfağına göre belirlenmiş” dedi.
Barselona’nın geliri 900 milyon Euro
Turizm Restaurant İşletmecileri ve Yatırımcıları Derneği (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer ise Barselona’nın yeme-içme sektöründen yılda 900 milyon avro kazandığını belirterek, ülkemizin de bu şekilde olması için çalışma yapılması gerektiğini söyledi. San Sebastian’ın 12 ay iş yaptığını ve bu standartlara ulaşmak için gastronomiyi daha fazla konuşmamız gerektiğini dile getiren Demirer, İstanbul’un böyle bir potansiyeli olduğunu ifade etti. Ayrıca İstanbul’un Barcelona’yı yakalaması için hükümet nezdinde teşvik ve destek olması gerektiğini vurgulayan Demirer, gastronomi turizminin, genç nüfusun istihdamı için de çok önemli olduğunu kaydederek “Turizmi çeşitlendirerek, 12 aya yayma girişimlerine gastronominin ciddi katkısı olacaktır” dedi.
Başaran: Türk gastronomisi 150 yıldır maalesef uyuyor
Panele konuşmacı olarak katılan TUROB Başkan Yardımcısı Vedat Başaran, şunları kaydetti: “Türk gastronomisi 150 yıldır maalesef uyuyor. Pilavın üstüne ketçap koymaktan başka bir şey yapmadık. Dünyada yenilen gıdaların yüzde 80’inin anavatanı bizim topraklarımız.” Gastronomi turizmini ülkemizde daha yaygın bir duruma getirmek için üniversitelerin, ilgili kurumların ve çalışanların görevlerinin büyük olduğunu dile getiren Başaran, ayrıca acentelerin bu konuyla ilgili turlar düzenlemeleri gerektiğini belirtti.
Erçetin: Rehberler de gastronomi eğitimi almalı
Diğer konuşmacı Prontotour İç Turlar Operasyon Müdürü Müge Erçetin ise “Anadolu lezzet ve gurme turları” düzenlediklerini belirterek, gastronominin dünyada turizmde yüzde 30 paya sahip olduğunu, Türkiye’de ise daha çok yeni olduğunu vurguladı. Ağırlıklı olarak Antep, Kastamonu, Alaçatı gurme turları düzenlediklerini ve buna ilaveten tarihi noktaları da gezdiklerini belirten Erçetin, lezzeti yerinde tatmak gerektiğini ve bunlar için küçük eğitim ve uygulama turları düzenlediklerini belirtti. En iyi aşçı, atölye ve restoranların belirlendiği turlarda insanları tarlalara götürüp workshop düzenlediklerini belirten Erçetin ayrıca rehberlerin gastronomi eğitimi almalarının gerektiğini dile getirdi.
Akgün: Altyapıyı güçlendirmeliyiz
Türkiye’de altyapı sorunu olduğunu belirten gazeteci Müge Akgün ise gastronomi turizminin gelişmesiyle Anadolu’daki kadın girişimcilerin sayısının artacağını belirtirken, gastronominin “Anneden görüldüğü” şeklinde değil alt yapısının sağlanarak yapılması gerektiğini vurguladı. Anadolu’da kalınacak yer, yemek yenecek düzgün restoranlar olmamasından yakınan Akgün, “Batı’da da bir düzensizlik var. Trakya’da bağ rotası yaptım. Mürefte dökülüyor. Şarköy de öyle. Kalınacak, oturulacak yer yok. Yerel yönetimler ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğine ihtiyaç var” diye konuştu.
Hakim: Yemek tariflerinin kayıt altına alınması gerekiyor
Son olarak söz alan Gastronomika Temsilcisi Semi Hakim, Anadolu yemek tariflerinin kayıt altına alınması gerektiğini belirterek “Biz bunu yapmaya başladık. En büyük motivasyonumuz insanları soru sormaya yönlendirmek. Aslında evde yaptığımız yemekleri sorgulamamız gerekiyor. Biz yola ‘Höşmerim de cheesecake kadar ‘cool’ olacak diyerek yola çıktık, Anadolu mutfağını yeniden kimliklendirme üzerinde çalışmalar yapıyoruz” dedi.
Güncelleme Tarihi: 18 Nisan 2014, 12:09