Sadece geçen yılda Çin, buna 12 milyar Amerikan doları harcadı. Bu zamana kadar Çin hükümeti, tarım ürünlerinin “ölçülü ithalat”ı stratejisine ve diğer ülkelerde tarım alanlarını satın almaya güveniyordu. Şimdi ise zamanlar değişiyor.
Böylece, geçen yılda Shuanghui Group Hong Kong şirketi, 7 milyar dolar bedelle borçları ile birlikte et üreticisi Smithfield Foods şirketini satın olarak, ABD firması ile en büyük birleşme yapmış oldu. İç buğday piyasasının %90’ını kontrol eden Cofco Çin devlet şirketi ise, Hollandalı tüccar Nidera Holdings’ın çoğunluk hissesini ve çok endüstrili Noble Group’un tarım altbölümünü aldı. Bu iki şirket için Çin, neredeyse 3 milyar dolar verdi. Böylece Pekin, Arjantin asansörleri, Brezilya şeker fabrikaları, merkez Avrupa un işletmeleri ve Güney Afrika ve Ukrayna’da ayçiçeği tohumları işletme fabrikalarını elde etmiş oldu.
Bu arada, Ukrayna hakkında. Geçen yıl medya araçları, Pekin’in Kiev’den 2,6 milyar dolar karşılığında 3 milyon hektara kadar tarım alanlarını kira ettiğini bildiriyordu. Bu söylentiler doğru çıkmadı. Fakat, bildiğiniz gibi, ateş olmayan yerden duman çıkmaz. «Çin, aynı stratejiyi Avustralya, Okyanusya, ve tabiki komşu Rusya’da gerçekleştiriyor» diye anlatıyor Rusya Sanayiciler ve Girişimciler Birliğinin Tarım Sektörü Başkanı İvan Obolentsev.
Çin, gelişen dev bir gıda piyasasıdır. Gezegenin nüfusunun birde beşi yaşadığı ülke, dünyanın ekilebilir yerlerinin sadece %9 sahip. Beklendiği üzere, Çin, yatırıma ihtiyac duyan ülkelerde gıda ürünleri üretimini geliştirmekle yetinmeyip, hazır agroindustrial şirketlerini de satın alıyor.
Ancak, Çin’in gıda güvenliğine yolu kolay olmayacağına benziyor: ‘tarım dünyası’ çoktan bölünmüştür. Dünya tahıl ticaretinin %70 kadarı, ‘ABCD dörtü’ denilen ADM, Bunge, Cargill Amerikan şirketleri ve Fransalı Louis Dreyfus Holding tarafından kontrol edilmektedir. Japonya da, Çin’i geride bıraktı: 2007 yılında Japonyalı Mitsui & Co, beş kıtada varlıkları olan ‘gıda imparatorluğunu’ sıfırdan kurdu. Yine de İvan Obolentsev, Çin’in, tarım pastasından kendi payını alacağından emin.
Çin’in söz konusu global dört şirketlerden bir ikisini satın alma mümkünlüğünü de ortadan bırakamayız. Özellikle de onların dünya ölçeğinde herhangi bir varlığı satın almaya güçlerinin yeteceğini göz önünde bulundursak. Varlığın adı kalacak, fakat sahibi değişecek. Dolayısıyla yük taşımacılığı yolları da değişecek. Şimdilik ise Çin, komşu Rusya’dan gıda teslimatı artırılması ile yakından ilgileniyor.
Örneğin, sadece Heyluntszyan ili, Rusya’nın Uzak Doğu’sunda 600 yüz hektara yakın tarım arazisini kiraya almış. Bu arazilerde büyütülen tarım ürünlerinin tümü Çin’e gidiyor. "Fakat madalyonun öbür yüzü de var" diye uyarıyor Rusya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği'nin Tarım Sektörü Başkanı İvan Obolentsev. Sözlerine göre, Çinli ortaklar tarafından kiralanmış verimli arazi, öyle üzücü hale geliyor ki, o arazide ot bile büyümüyor. Bunun nedeni, Çin yetiştiricileri tarafından büyük miktarda kullanılan kimyasallardır. Bunların içinde Rusya’da kullanmaları yasaklanmış kimyasallar da var.
Güncelleme Tarihi: 07 Haziran 2014, 12:39