Dünyanın farklı yerlerinde aşçıların rüyalarını, Michelin Yıldızı süslüyor. En iyiler arasına girmeye çalışan Alman aşçılar arasında yıldızlı aşçıların sayısı artmaya başladı.

Günümüzde dünyanın farklı yerlerindeki aromalar, sınırları aşıp bambaşka geleneksel yemeklerle harmanlanıyor. Bu lezzetleri hazırlayan aşçılar için en önemli olan müşterilerin memnuniyeti. Tabii bir de takdir görüp ödül almak, aşçılar için büyük önem taşıyor. İş ödüle gelince, gastronomi sektöründeki en önemli ödüllerden biri, Michelin Lastikleri'nin satışlarını artırmak için başlattığı Michelin rehberi ve dağıttığı yıldızlar. Adeta aşçıların rüyalarını süsleyen bu yıldızlar, Alman mutfağı için de oldukça önemli bir ölçü haline geldi.

Alman mutfağı, mangalda sosis, lahana turşusu, şinitzel gibi geleneksel yemeklerle özdeşleşiyor. Her ne kadar bu geleneksel ve yağ oranı yüksek yemekler servis edilmeye devam etse de, Almanların yemek alışkanlığı son dönemde büyük ölçüde değişti. Artık mönülerde, geleneksel patates köftesi ya da et yemekleri yerine, pizza, salata, makarna ya da suşi daha yaygın olarak sunuluyor.

Kızarmış sosisle yıldız almak kolay değil
Artık uluslararası etkilere açık olan Alman mutfağı, yeni tadlarla geleneksel tadları kombine etmeye başladı. Bu da en fazla, her yıl dünyanın en iyi aşçılarını seçip, yıldız dağıtan Michelin Rehberi'nin dikkatini çekiyor. Bu yıl Alman restoranları hiç almadıkları kadar Michelin yıldızı almayı başardı. 274 aşçı, birer yıldız almayı başarırken aralarındaki 11 aşçı ise Michelin yıldız sıralamasındaki en yüksek değerlendirme olan üç yıldızı aldı. Bu yıldızlarla Almanya, Avrupa genelinde ikinci sırada yer alıyor. Değerlendirmeye giren ülkeler arasındaki Fransa, en fazla yıldızlı aşçılarla sıralamada başı çekiyor.

Gastronomi sektörünün en önemli ve prestijli ödülleri arasında sayılan Michelin yıldızları, bu yıl aynı zamanda 39 Alman aşçıya ilk yıldızlarını kazandırdı. Michelin Almanya rehberinin Genel Yayın Yönetmeni Ralf Flinkenflügel, bu durumun Alman mutfağının kendisini dinamik şekilde geliştirdiğine dair bir kanıt olduğunu belirtti. Peki, Alman mutfağının en iyileri arasındaki bu kalite gelişimi nasıl oldu? Flinkenflügel, Almanya'da harika bir eğitim alan, hırslı, yaratıcı ve ilerini çok iyi yapan genç bir şçı nesline sahip olunduğunu ifade etti. Flinkenflügel buna bir de kaliteli bir mutfağa olan talebin artışını ve talebin karşılanması için de gastronomi sektörünün kendisini geliştirmeye başlamasını ekledi.

Michelin Rehberi için yapılan değerlendirme, servis edilen yemekler üzerinden yapılıyor. Restoranların ortamı ya da servis şekli bir rol oynamıyor. Michelin tadımcıları kimliklerini gizli tutuyor. Ancak dikkatli işletmecilerin, denetleyicileri tanıması pek de zor değil. Köln kentindeki Vendome restoranın baş aşçısı ve Almanya'nın sayılı üç yıldızlı on bir açşısından biri olan Joachim Wissler, sadece Michelin denetçilerine özel ihtimam gösterildiğini kabul etmiyor. Wissler, önemli olanın sadece denetçiler olmadığını, restoranlara blog hazırlayan ve orada değerlendirmeler ve listeler sunan blog yazarları olduğuna da dikkat çekti.

Almanya'nın en tanınmış restoran eleştirmenlerinden biri Heinz Horrmann. Gazeteci Horrman, Almanya'da jüri üyeliği yaptığı yemek programlarıyla tanınıyor. Horrmann, yemeği önce görsel olarak değerlendirdiğini, ardından kokusunu değerlendirdiğini ve en son olarak da tadının keyfini çıkardığını söyledi.

Kalitenin bedeli yüksek
Horrmann bu şekilde kaliteyi ve ayrılmaz parçası olan aromaları birlikte değerlendirdiğini belirtiyor. Ne var ki mükellef bir yemeğin, bedeli de yüksek. Başaşçı Joachim Wissler tarafından hazırlanan bir öğle yemeği 110 euro. Akşamları ise fiyat daha da artıyor. Ortalama bir yemek 230 euro civarında.

Wissler yüksek fiyatları, çalışan personelin fazla olmasına bağlıyor. Ayrıca ünlü ve kaliteli bir restoran işletmek için bunun aksinin de mümkün olmadığını savunuyor. Zira mangalda sosis ve lahana turşusuyla yıldız sahibi olmak pek de mümkün görünmüyor.
Deutsche Welle Türkçe