Ramazan rahmet ayıdır, bereket ayıdır, yardımlaşma ayıdır, arınma ayıdır, diriliş ayıdır, dua ayıdır.
Kısacası Ramazan “insan” olduğumuzu keşfetme ayıdır.
Kısacası Ramazan “insan” olduğumuzu keşfetme ayıdır.
Ramazan ayı insanlara sayısız fayda ve bereket kapıları açıyor. Önce kendimiz olmayı hatırlatıyor, “insan” olmanın sorumluluklarını öğretiyor.
Böylesine önemli bir iklimi yaşarken, Müslümanların “kul hakkı” ve “helal beslenme” konularında da azami hassasiyet göstermeleri gerektiğini unutmamalıyız.
Dua ayı Ramazan’da dualarımıza icabet edilmesini istiyorsak, kul hakkına girmediğimizden ve helal lokma ile beslendiğimizden emin olmalıyız.
İçerisinden geçtiğimiz şu günlerde, ümmeti Muhammed’in o kadar duaya ihtiyacı var ki…
İslam topraklarında kan var, gözyaşı var, ah var, hıçkırık var…
Zalimler, gece gündüz demeden, çocuk kadın demeden Müslümanların canını almaya devam ediyor.
Bu belaların üzerimizden kalkması için göz yaşlarımızı akıta akıta dua etme zamanıdır.
Gücümüz yettiğince yardımlarına koşarak, fiili duaların yapılacağı zamandır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) adil olan liderin, iftar edinceye kadarki oruçlunun ve mazlumun dualarına icabet edileceğini müjdeleyerek, duası reddedilmeyen üç sınıf olduğunu bize öğretiyor.
Ramazan ve Helal Beslenme
Ancak, duaların karşılık bulması için Müslümanların helal beslenme ve kul hakkına riayet etmeleri büyük önem taşıyor.
Bu konuyla ilgili bir hadisi şerifte; “Bir kimse Allah için uzun bir yolculuğa çıkmış. Saçları darmadağınık, toza toprağa bulanmış bir vaziyette ellerini semaya uzatarak, ‘Ya Rabbi, Ya Rabbi!’ diye dua eder. Hâlbuki yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, kısacası kendisi haramla beslenmiş olursa böyle bir kimsenin duası nasıl kabul edilir” (Müslimi Zekat, 65; Tirmizi, Tefsir, 3; Ahmet b.Hanbel, 2/328; Darimi,Rikak,9) buyurulmaktadır.
Hadisi şerifin ışığında yol alarak şunları söylememiz mümkün olur.
Yediğimiz içtiğimiz her gıdaya dikkat etmeliyiz.
Bu şekilde duası kabul olunanlardan olmaya gayret etmeliyiz.
Bugüne kadar helal gıdaya gereken dikkati gösterememiş olabiliriz.
Ancak, bugünden itibaren tükettiğimiz gıda ürünlerinin helal ve tayyib olup olmadıklarına dikkat etmeli ve itina göstermeliyiz.
Helal hassasiyetiyle, alışveriş yaptığımız marketleri, kasapları, fırınları, pastaneleri yeniden gözden geçirelim. Zalimlere fayda sağlayacak alışverişlerden vazgeçelim. Müslümanların selametine olacak tüketim alışkanlıklarını kazanalım. Helâl gıdanın önemine, bunun İslâm’ın kesin bir emri olduğuna inanalım ve bu konuda bir arayış içinde olalım.
“Müslüman bir ülkede yaşıyorum, yediğim içtiğim her şey zaten helal, ayrıca dikkat etmeye ne gerek var” düşüncesinden sıyrılıp yediklerimize içtiklerimize dikkat edelim.
Araştıralım, sorgulayalım; ucuzu değil, helali tercih edelim. Bize şüphe vereni bırakıp şüphe vermeyene yönelelim. Üzümü yemeden önce bağını mutlaka soralım. Çünkü Müslüman bağını bilmediği üzümü asla yiyemez, yememelidir. Niyetimiz ve fiillerimiz helal gıda eksenli olduktan sonra, Allah’ın bu çetin imtihanı kolaylaştıracak sebepler yaratacağına tüm kalbimizle inanalım.
Hayırlı bayramlar...