Türkiye’nin dört bir yanından gelen 107 bin çeşit tohum Ankara’daki Tohum Gen Bankası’nda saklanıyor. Dünyanın üçüncü büyük tohum gen bankası olan merkezde binin üzerinde tohum çeşidi tescil ettirildi. Genel Müdür Doç. Dr. Masum Burak, “Tohum sıkıntımız yok, fiyat artışları konjonktürel” diyor.
Ankara’da Tarım Bakanlığı’nın sakin kampusu içinde yer alan ‘Türkiye Tohum Gen Bankası’ bugün dünyanın üçüncü büyük gen bankası. Merkezin Genel Müdürü Doç. Dr. Masum Burak, Türkiye coğrafyasında bugüne kadar 12 bin çeşit bitki tespit edildiğini belirterek, bunların 4 bininin endemik olduğunu söylüyor. Bu biyolojik çeşitliliğe sahip çıkmak için ilk gen bankasının 1974’te İzmir’de kurulduğunu kaydeden Burak, “Ama yetersiz kalınca ABD ve Çin’den sonraki en büyük gen bankasını yapmaya karar verdik. İnşaatı bir yıl süren merkez 2010’da açıldı. Amacımız biyoçeşitliliği koruma altına almak ve gelecek nesillerin gıda güvenliğini garanti altına almak” diye anlatıyor.
107 BİN ÇEŞİT TOHUM
Mütevazı görünümlü binada ziraat mühendisi, biyolog, kimyager ve botanikçilerden oluşan 15 kişilik bir ekip çalışıyor. İçeride üç soğuk oda, biri moleküler biyoloji üzerine çalışan iki laboratuvar, kurutma ve paketle odasıyla kurutulan bitki örneklerinin ileride yapılacak çalışmalara referans olması için 60 bin örneğin saklandığı bir herbaryum bulunuyor. Bankada 3 bin 650 bitki türüne ait tam 107 bin çeşit tohum muhafaza ediliyor. Tohumlar, her yıl 2 bin araştırmacı tarafından Türkiye’nin dört bir yanından bitkileriyle beraber toplanıp merkeze gönderiliyor. Otları ayıklanıp temizlendikten sonra detaylı canlılık testi yapılıyor. Ardından belli bir derecede kurutulduktan sonra özel vakumlu torbalar halinde 5, -5 veya -20 derecelik odalarda saklanıyor.
AMAÇ İTHALİ AZALTMAK
“Ancak elbette tohumları sadece doğadan alıp depoya atmıyoruz!” diyen Dr. Burak şunları söylüyor: “Yabancı tohum bağımlılığını azaltmak için ıslah çalışmaları yapıyoruz. Yani doğal şartlara ve hastalıklara dayanıklı, verim ve kalitesi yüksek çeşitler geliştiriyoruz. Hububat ve bakliyatta yüzde 100 yerli çeşitler üretmeyi başardık. Buğdayda binin üzerinde üzerinde çeşit tescil ettirdik. Bir çeşidinin tescili için araştırmacılar 12 yıl çalışıyor. Tohumlar AR-GE yetkisi olan özel firmalara veya üniversitelere de veriliyor. Geçen yıl hem özel sektöre hem de kamu kuruluşlarına toplam bin çeşit tohum gönderdik. Şu anda tohumda hiçbir ülkeye bağımlı değiliz.”
Burak, çiftçilerin yerel tohum kullanımıyla ilgili, “Hububat ve bakliyatta yüzde 100 yerli tohum kullanılıyor. Devlet olarak biz geliştiriyor, patentini alıyor ve tohum firmalarına ya da Tarım İşletmeleri Genel Müdürülüğü’ne veriyoruz. Onlar tohumları çoğaltıp sertifikalandırıyor. Sertifikalı ürün satan firmayı da kullanan çiftçiyi de destekliyoruz. 2002’de yalnızca 145 bin ton yerli tohum üretimi vardı. Şimdiyse 650 bin bin ton sertifikalı tohum kullanılıyor. 2006’dan beri teşvikler devam ediyor ama maalesef çiftçi henüz tam anlamıyla kullanmıyor” diyor.
Fiyat artışları konjonktürel
Doç. Dr. Masum Burak, son fiyat artışlarının konjonktürel olduğunu belirterek, “Tohum arzında sıkıntı yok. Domates ve biber gibi sebzeler kışın pahalanır. Fiyat abartıldığı kadar yüksek değil. Ekim alanı istenirse artar. Asıl tehlike arazi olması, üretmek istemek ama tohum bulamamak” dedi.
Tarımda kuraklık yok
Doç. Dr. Masum Burak, Gen Bankası’nda kuraklık için de çalışma yapıldığını belirterek, “Gelecek 50 yıl içinde Akdeniz havzasında kuraklık bekleniyor. Kuraklığa dayanıklı 12 çeşit buğday ve arpa tohumumuz var. Geçen 2 ay bazı bölgeler için iyi geçmedi ama Ocak’ta açık kapatıldı. tarımsal kuraklıktan bahsedemeyiz” diyor.
Serada yüzde 50 yerli
Seralardaki durumla ilgili ise Masum Burak şunları söylüyor; “2010’a kadar seralardaki tohumların yüzde 90’ı yabancı yüzde 10’ı yerliydi. Hem sektör hem de biz bu konuda çok çalışarak yerli tohum kullanımını yüzde 50’ye çıkardık.”
hurriyet.com.tr
hurriyet.com.tr