'Powering Agriculture' adlı uluslararası girişim, tüm dünyada kırsal alanlarda yaşanan açlık ve yoksulluğa karşı yeni enerji sistemleri ile mücadele etmeye hazırlanıyor. Almanya, İsveç ve Amerika Birleşik Devletleri Kalkınma Bakanlıklarının ortak projesi olan Powering Agriculture girişiminin hedefinde yeni enerji politikaları ile yoksulluğun hüküm sürdüğü kırsal bölgeleri kalkındırmak var. Bu fikrin özünde ise elektrik ve akaryakıtın daha kolay ulaşılır kılınması ve bu sayede gıda üretiminin arttırılarak açlıkla mücadele edilmesi yatıyor. Konuyu biraz açalım: Herhangi bir gıdanın yetiştiği ya da üretildiği yerden tabağımıza geldiği ana kadar geçtiği her aşamada enerji tüketiliyor. Tarla sulamada kullanılan pompaların çalışmasından, gıdanın elektrikli fırınlarda pişmesine kadar. Yeryüzünde üretilen enerjinin üçte biri sadece bunun için harcanıyor. Yiyeceğimizin tabağımızdaki yerini alabilmesi için.
Bir buçuk milyar insan elektriksiz yaşıyor
Madalyonun öbür yanına baktığımızda, harcanan bunca çabaya karşı dünya üzerinde açlıkla mücadele eden yaklaşık 840 milyon insan olduğunu görüyoruz. Birleşmiş Milletler’in tarım örgütü FAO, 2050 yılına kadar, artan dünya nüfusunun doyurulabilmesi için gıda üretiminin yüzde 70 arttırılması gerektiğini bildiriyor. Bunun sağlanabilmesi için gıdanın daha az enerji, daha az toprak ve daha az su ile yetiştirilebilmesi gerekiyor.
Powering Agriculture projesini, kısa adı GIZ olan Almanya Uluslararası İşbirliği Kurumu’nda yöneten Maria Weitz, kırsal bölgelerdeki enerji dağıtımının mutlaka geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Küresel ısınmaya sebep olan sera gazı salınımının yüzde 20’sinin gıda üretiminden kaynaklandığını da vurgulayan Weitz, bunun mutlaka azaltılması gerektiğini belirterek "Tabi ki bunu frenlememiz gerekiyor ve bunun için hem kaynaklarımızı daha etkili kullanmalı hem de sera gazına sebep olmayan enerji alanlarından yararlanmalıyız" ifadesini kullandı. Weitz bu enerji türlerine örnek olarak da güneş ve rüzgar enerjilerinin yanı sıra, tarım üretiminin atıkları ile işletilebilen organik gaz tesislerinin kullanımını öneriyor.
Sözkonusu projenin Amerika ayağını kısa adı USAID olan Amerikan Kalkınma Dairesi’nde yöneten Jeremy Foster ise geliştirilmesi gereken yeni enerji üretim ve dağıtım sistemlerinin yerel bölgelerde kullanılabilir ve masrafının karşılanabilir olması gerektiğini vurguladı. “Gelişmekte olan ülkelerde temiz, maliyeti karşılanabilir ve güvenilir enerji olanakları olmayan çiftçiler ve tarım işletmeleri, gelirlerini arttırma konusunda olanaklarının çok gerisinde kalıyorlar” diyen Foster ayrıca, sözünü ettiği gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık 1 buçuk milyar insanın elektriğe ulaşamadığını ve her dört kişiden üçünün bu bölgelerde aşırı yoksulluk çektiğini ifade etti.
Teknolojik yenilikler yerel kullanıma uygun olmalı
Mısır gibi bazı ülkelerde güneş enerjisi ile çalışan su pompalarının devreye sokulduğunu ve bunlardan gayet iyi verim alındığını dile getiren tarım iktisatçısı Maria Weitz ise geliştirilecek olan yeni teknolojilerin mutlaka yerel kullanıma uygun olması gerektiğinin altını çizdi. Weitz'a göre sanayi ülkelerinde geliştirilen teknolojik yenilikler var. Bunlar teorik olarak gelişmekte olan ülkelerde kullanılabilir ancak edinilen tecrübelere göre bu teknolojilerin en fazla yerel kullanıma açık olmasına dikkat edilmeli.
Powering Agriculture projesi, çalışmalarının meyve vermesi için doğrudan küçük çiftçilerle değil, yerel ve uluslararası kalkınma örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve tarım uzmanları ile iş birliği yapıyor. Bu sayede oluşacak olan ilişkiler ağının yerel başarıları paylaşması ve bu başarıların dünyanın başka bir köşesindeki küçük çiftçilere ilham vermesi hedefleniyor. Deutsche Welle Türkçe