Gidavitrini.com.tr - Güvenli gıda, tarım ve güncel gıda haberleri

Türkiye vicdan ve samimiyet testinden geçiyor

Güncel

Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Hatice Saadet Kalyoncu’dan Kodeks uyarısı! Kalyoncu, gıda hilesini tetikleyen üç önemli eksikliğe dikkat çekti.

Selami Türkoğlu / Gıdavitrini
Son günlerin en çok konuşulan maddesi 'gıdada hile' olayları üzerine görüşlerini açıklayan Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Hatice Saadet Kalyoncu Gıdavitrini’ne özel açıklamalar yaptı.
Gıda olayını üçlü sac ayağına benzeten Kalyoncu, “Vicdansızlık, çaresizlik / kifayetsizlik ve samimiyetsizlik” olgularının öne çıktığını ifade etti. Tüketicinin yeterli derecede bilgilendirilmediğine dikkat çeken Kalyoncu, kazancın insan sağlığına tercih edilmesinin çok tehlikeli sonuçlar doğuracağını söyledi.
Son yaşananlardan hareketle üreticilerin vicdandan uzak davranışlar sergilediğini belirten Kalyoncu, şu ifadeleri kullandı:
“Üretici vicdansız. Her şeyi para uğruna “olur” kabul etmiş durumda. Tüketicinin sağlıklı ve hassasiyetlerine uygun üretim yapmayı bırakın, bununla ilgili olarak tüketiciyi bilgilendirmeye bile gerek duymuyor. Tüketici aldığı şeyin ne içerdiğinden habersiz, üretici ise insanı değil parayı önemsiyor. Vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışmış olmak diye bir söz vardı eskiden, şimdi sıkışmışlık yok, tüketicinin en temel hakkı olan bilgilenme hakkını gasp edip, kulağının üzerine yatıyor.
Tüketici çaresiz. Açıklananın dışında açıklanmayan markaların da pek farklı olmadığına dair haberlerle eli kolu bağlanmış. Tüketebileceği marka kalmamış gibi, kaldıysa da, kalanın hangisi olduğunu nasıl bileceğini bilemiyor. Bilmesi de imkansız zaten. Nereye tutsa elinde kalıyor.”

YA BİLGİSİ, YA DA GÜCÜ YETMİYOR!
Gıda aldatmacası konusunda gerekeni yapacak olan yetkililerin kifayetsiz ve samimiyetsiz olduğunu ifade eden Kalyoncu, “70 milyon insanı ilgilendiren ve beslenme gibi en temel tüketim ürünleri hakkında vatandaşına karşı sorumluluklarını yerine getirmeye yetmiyor. Ya bilgisi yetmiyor, ya gücü yetmiyor ama sonuçta yetmiyor. Bu yetersizlik başlı başına sıkıntıyken, bir de söylemlerinde samimiyetsiz. Çıkıp 3 firma söyleyerek günah çıkarıyor, hem adını söylemediklerinin hakkını yiyerek ticaretin en temel taşlarından biri olan rekabeti zedeliyor, hem de sanki problemi çözmüş edasıyla vatandaşın güvenini… Üstelik, adları açıklandı da ne oldu yani, hala üretim şeritleri çalışmaya devam etmiyor mu? Oysa gıda konusu hiçbir konuya benzemeyen bir konudur ve bu işte taviz vermek, vatandaşın canına kastetmek gibidir. Yaşamınız beslenmenize bağlıysa, Bakanlık yaşamımızı tehdit eden bir konuda yetersiz ise sormalıyız, yaşam kalitemi birinci seviyede etkileyen sorunu çözemedikten sonra, eğitim sorununu çözsek ne olur, hastane sayısını arttırsak ne olur, enflasyon sıfır olsa ne olur, tüm dünya ülkelerine vize kalksa ne olur? Kaldı ki, sağlık sektöründe bir yanlış olsa sadece muhatabı olan zaman insanı ölür en kötüsü ama burada hem bu zamanın hem de gelecek zamanın insanı tehdit altında” ifadelerini kullandı.

DENETLEME VARKEN HAL BÖYLEYSE…
Mevcut anlayışla tüketicinin korunamayacağını savunan Kalyoncu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Denetim yok. Olduğunu söylemek daha da korkunçtur, çünkü o zaman başka bir soru sorarlar, denetimle bunlar oluyorsa, denetim olmasaymış ne olurmuş?
Önce bir bakacaksın gıda sektöründe geçerli olan kanunlara, yönetmeliklere. Yeterli mi? Caydırıcı mı? Tüketicini koruyor mu? Hayır hayır hayır… O zaman gerekeni yapacaksın. Aksi halde gözü paradan başka bir şey görmeyen, vicdansız firmaların sayısının artmasının önüne geçemezsin. Çünkü bir müddet sonra tüm firmalar teker teker ya “herkes yapıyor” diye bunu yapacak, ya bu artık “normal” karşılanmaya başlayacak, ya da vicdan sahipleri kapatıp dükkanlarını gidecekler. Namusuyla vicdanıyla çalışan kalmadığında, tarlayı tamamıyla yaban otları sardığında bu memleketten nasıl olur da iyi nesil bekleyeceksin? Kimin insanoğlunun umudunu, güvenini, inancını yıkma hakkı vardır?”

GIDA KODEKSİ NEYE GÖRE UYGUN?
En büyük handikaplardan birinin Gıda Kodeksi savunması olduğuna vurgu yapan Kalyoncu, “Sanki kusursuzlarmış gibi, ona uyuldu mu her şey güllük gülüstanlıkmış gibi söylemler de en büyük zararı veriyor tüketiciye. Bunlar insan yapımı standartlar, bir Ademoğlu yazmış bir kodeks, sanıyoruz ki ona uyunca her şey tamam, cennetliğiz. Dün de vardı bu kodeks, dün de vardı bu kanunlar yönetmelikler… Bunlar değiştirilemez şeyler değiller, gören duyan bu kodekslerin Anayasanın ilk 5 maddesinde yer aldığını sanır” şeklinde tepkisini ortaya koydu.

TÜKETİCİ TÜKETTİĞİNİ BİLME HAKKINA SAHİP
Her şeyi bir kenara bıraksanız da, tüketicinin bilme hakkı olduğunu ve bilmesi gerektiğini hatırlatan Kalyoncu, “Devlet tüketicinin ne tükettiğini bilmesini sağlamalı, bunun için gerekeni yapmalı. Bu da yetmez elbette. Tüm şekerlerde insan sağlığını tehdit eden bir şeyler varsa, şeker yemeyin diyemezsiniz. Tüketicinin sağlıklı şeker yemesini sağlamakla mükellefsiniz.
En doğru kanunu, yönetmelikleri işin uzmanlarıyla yapacaksınız. Sadece bürakratlarla değil, hatta sadece gıda mühendisleriyle bile değil. Bu toplumun tüm dinamikleri dikkate alacak şekilde uzmanlık alanlarından kişilerle birlikte. Bu memleketin insanının inançlarını da dikkate alacaksınız.” tespitinde bulundu.

SIKI DENETİM ŞART!
En önemli aşamalardan birinin sıkı ve disiplinli denetim olduğunu ifade eden Kalyoncu, şunları söyledi: “Denetlemeyi eksiksiz yapacaksınız. Ve uymayanı affetmeyeceksiniz. 3 lira 5 lira ceza verip, sevindirmeyeceksiniz. Tüketicinin sağlığıyla oynayanı, onu bilgilendirmeyeni men edeceksiniz sektörden. O güne kadar ne kazanmışsa bu vicdansızlıkla onu da alıp tüketiciye bir şekilde teslim edeceksiniz. Ceza, suçluya uygulanmak için yoktur; cezanın amacı suçlu yaratmamaktır, caydırmaktır.
Firmaları gıda sahteciliğine iten sebeplerin başında caydırıcı cezaların olmaması gelmekte. Üreticiler bilmeli, hata yaparlarsa onları ne yıllarca büyüttükleri markaları ne de bu zamana kadar biriktirdikleri paraları kurtaramaz. İşte o zaman vicdanı olmasa da, o yoluna her şeyi göze aldıkları parayı kaybetme korkusu, onların yanlış yapmalarını engeller.”

RAPORA RAPORLA CEVAP VERİLMELİ
Konuşmasında Greenpeace'in Türkiye Sebze Raporu’na da değinen Kalyoncu, Özellikle Greenpeace'in Türkiye Sebze Raporu için tek bir şey söylemek isterim… Doğrudur yanlıştır bilmem, ben sadece neden bu raporlar burada yapılmaz ve neden raporlara cevap verilecekse raporla verilmez diye sorarım.” şeklinde konuştu.
GÜZEL BİR DÜNYA İÇİN YOLA ÇIKTIK

Tüketici haklarını korumakla yükümlü olduklarını hatırlatan Kalyoncu, sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Son olarak her ne kadar sesimize kulak vermeseler de, biz Tüketiciler Birliği olarak bu işten vazgeçmeyeceğiz. Biz yola çıkarken daha güzel bir dünya için dedik ve bu yolda devam ediyoruz. Başkalarının yolunu bilemeyiz ama biz gönül rahatlığıyla, bu yolda durmak yok, yola devam diyebiliyoruz.”

Anahtar Kelimeler: Gıda Vitrini, Gıda, Vitrin, Tarım, GDO, Gıda Güvenliği, Alo 174, Sağlıklı Gıda, Beslenme, Yemek, Baklava, Restoran, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Mehmet Mehdi Eker, Tüketici,
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.