Hükümet, şeker sektöründe esaslı değişikliklerin meydana geldiği, bu alanda Türkiye ve dünyada önemli gelişmeler yaşandığı, dolayısıyla yeni yasal düzenlemeye ihtiyaç bulunduğu gerekçesiyle 2001 yılından beri yürürlükte olan 4643 sayılı Şeker Kanunu'nu değiştiriyor.
Meclis'e sunulan tasarıda bu genel gerekçenin altında dikkat çeken ve sektörde de tartışma yaratan yeni düzenlemeler bulunuyor. Şeker pancarına dayalı şeker üretimi kotası sabit tutulurken, gıda sanayiinde kullanılan nişasta ve sakaroz kökenli şekere toplam yüzde 15 kota veriliyor. Bakanlar Kurulu arz açığı halinde gerektiği kadar kota artırımı yapabilecek. Başka bir ifade ile Bakanlar Kurulu istediği kadar pancar dışı şeker kotası belirleyebilecek.
4634 sayılı Kanun'da Bakanlar Kurulu'na verilen yüzde 50 kota artırma veya azaltma yetkisi, tasarıda sadece artırma ile sınırlandırılıyor. Gıda dışı sanayilerde kullanılan şekerler ilk kez mevzuata girerken, bunlar kapsam dışı bırakılıyor ve üretim-atışı Şeker Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun iznine bağlanıyor.
Şeker Kurulu geniş yetkilerle yeniden yapılandırılarak, Şeker Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu/Kurulu'na dönüştürülüyor.
4634 sayılı Şeker Kanunu döneminde bir kısmı sektörde tartışma ve tepkilere yol açan etkin düzenlemeler yapıldı. 1926 yılından 2000'li yılların başına kadar şeker pancarına dayalı oluşan ve çalışan sektörde yerli şeker pancarı esaslı üretim daraltılırken, büyük ölçüde ithalata dayalı nişasta bazlı şeker üretimi kotalarla artırıldı.
Bu çerçevede; 4634 sayılı Kanun ile yapılanan şeker sektöründe şimdiye kadar ne gibi sorunlar ortaya çıktı? Bu sorunlar sektörün hangi kesimlerinde yaşanıyor? Tasarı, bu sorunları ne ölçüde çözebilecek, şeker kotalarıyla ilgili düzenlemeler sektörün hangi kesimlerinin talebidir? Nişasta artı sakaroz kökenli şekere toplam yüzde 15 kota verilirken, Bakanlar Kurulu'nun kota azaltma yetkisinin kaldırılarak sadece artırmayla sınırlandırılması ne anlama geliyor?
Konuyla ilgili sektör kuruluşları tasarıyı bu yönleriyle değerlendirdi.
"Tasarı hayal kırıklığı yarattı" Fahrettin Tan (Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği/ PANKOBİRLİK) Genel Müdürü Biz bu tasarının birçok maddesinin arkasındayız. Ancak tasarıya verdiğimiz destek, itiraz ettiğimiz hususlar olmadığı anlamına gelmiyor. Bizim tasarı ile ilgili itirazlarımızdan biri tasarının hazırlanma süreci, diğer içeriğindeki maddeler olmak üzere iki hususta. İnanıyoruz ki, bu hususlar Mecliste yeniden değerlendirilecek ve hükümetimiz bu tasarının sektörde yeni kaoslara başlangıç teşkil etmesine ve pancar üreticisinin mağdur olmasına izin vermeyecektir.
Ülkemizdeki 31 pancar üreticisi kooperatifin merkez birliği olan ve 1 milyon 572 bin pancar üreticisini temsil eden Pankobirlik için tasarının Meclise intikal eden hali tam bir sürpriz olmuş, hayal kırıklığı yaratmıştır. Tasarı hakkında Haziran ayında sektörün görüşlerine müracaat edilmiş, ancak sektörün görüşüne sunulan tasarı ile Meclise intikal eden tasarı maalesef en azından sektörün üretim kompozisyonu, kurulun yapılanması gibi temel hususlarda büyük değişikliğe uğramış.
Mesela, bizim görüşümüze gönderilen tasarıda şeker pancarı dışındakilere tanınan kota yüzde 10 ve bunu yüzde 50 arttırma, eksiltme yetkisi Bakanlar Kurulu'nda iken, nihai tasarıda diğer ürünlerin kotası yüzde 15'e sabitlenmiştir. Kimse bu düzenlemenin AB uygulamaları ve AB pazarıyla uyumlu olduğunu iddia edemez. AB ülkeleri ortalaması olarak izoglukozun toplam şeker kotasına oranı yüzde 4,9'dur. AB ortalamasının yüzde 4,9 olması da kimseyi yanıltmasın. Ortalamayı 4,9'a yükselten Macaristan, Portekiz, Slovakya, Bulgaristan gibi iklim şartları ve arazi yapısı itibariyle pancar şekeri sektörü gelişmemiş ve mecburi olarak şeker ihtiyacını karşılamada NBŞ kullanmak zorunda kalan ülkelerdeki oranlardır. Türkiye gibi şeker ihtiyacını pancar şekerinden karşılama imkanı olan ve pancar şekeri sanayisi gelişmiş AB ülkelerinde bu oran çok daha düşük. Mesela Almanya'da NBŞ'nin toplam şeker kotası içindeki oranı yüzde 1,9 ; Polonya'da yüzde 3; Fransa, İngiltere ve Hollanda'da yüzde 0'dır. Şeker sektörü ve şeker sanayi ülkemizle benzerlik gösteren bu ülkelerdeki oranları bir yana bıraksak bile, yeni düzenleme ile ülkemizde pancar şekeri dışındaki ürünlere AB ortalamasına göre 3 katından fazla bir kota tahsisi getirilmekte. Bunun anlamı şu; bizim insanımızın tükettiği ürünlerin içinde Avrupalının tükettiklerine göre 2 katı izoglukoz olacak. Daha da özelleştirirsek mesela, bir Fransız, Hollandalı, İngiliz'in sofrasında izoglukozlu ürün ihtimali sıfır veya sıfıra yakın olurken, bizim ülkemizde tüketicinin sofrasında, çocuğunun elinde bir Almana göre 4.5- 5 kat fazla izoglukoz kullanılmış ürün olacak. Doğası gereği doğal şeker olmayan bu ürünlerin tüketici sağlığı açısından oluşturduğu potansiyel tehdit, sağlık riskleri henüz tartışmalıyken sektörün üretim kompozisyonunun yanı sıra tüketicinin kendi rızası, hatta bilgisi dışında tüketim portföyünü radikal ve geri dönülemez şekilde değiştirecek bu düzenleme maalesef en azından biz pancar üreticileri için acı sürpriz olmuştur. Yine maalesef tüketici içinde bir emrivakidir. Kota oranı yüzde 15'e çıkacak olan ve pancar şekeri yerine kullanılan diğer ürünler bu toprakların dışına çıkmayacak. Bu kota ihraç ürünler için tahsis edilmiyor. Bu ülkenin sınırları içinde bizim insanımız tarafından tüketilecek.
Kaldı ki, şeker üretiminde ve tüketiminde doğal pancar şekeri dışında kalan diğer ürünlerin pazar payının kotaları ile orantılı, yani yüzde 15'de kalacağının da garantisi yok. Biz pancar üreticileri olarak, bu filmi daha önce gördük. 2001'de çıkan kanunda; pancar dışı şekerlerin kotası yüzde 10'du. Bunu yüzde 50 artırma ve eksiltme Bakanlar Kurulu'nun yetkisindeydi. Uygulamada tercih hep arttırmadan yana kullanılınca haliyle pancar üreticisi yuvarlak her laftan çekinir hale geldi. Nitekim, tasarıda pancar şekerinde oluşabilecek arz eksikliği durumunda kurula bu eksikliğin giderilmesine yetecek kadar diğer şekerler için ek kota belirleme ve Bakanlar Kurulu'na önerme yetkisi verilmiş. Ancak bu durumun tespiti ile ilgili objektif kriterler belli değil.
Kanun tasarısına bizim görüşümüz alınmadan eklenen ve diğer şekerlerin kotasını yüzde 15'e sabitleyen düzenlemenin, pancar şekeri sanayiindeki üretim karşılığı yaklaşık 125 bin ton şekerdir, ve bunun sebep olacağı tarımsal üretimdeki daralma ise yaklaşık 900 bin ton şeker pancarıdır. Yaklaşık 10 bin pancar üreticisinin pancar üretiminden bir daha yapmamak üzere çekilmesine sebep olacak bu düzenlemenin küspe, nakliye ve yem sanayi ile hayvancılık gibi yan sektörlere etkisini bir yana bıraksak bile pancar üreticisinin tarımsal hasıla kaybına doğrudan etkisi ise her yıl 100 milyon dolar civarındadır.
Tasarıda yer alan bir diğer düzenleme ise kurulun yapılanmasına ilişkindir. 2012'de üzerinde istişare ettiğimiz tasarıda kurul üyelerinin seçimde mevcut kanundaki gibi üye önerme hakkımız korunurken, Meclise intikal eden tasarıda bu yetki iki bakanlığın uhdesine geçmiş. Kanunda yer alan ve bizi endişelendiren bir diğer düzenleme ise şeker pazarının gıda şekeri ve gıda dışı şeker diye ikiye bölünmesi ve gıda dışı kullanılacak şekerin kotasız üretilecek olması.
"Tasarı kendi gerekçesiyle çelişiyor" Hüseyin Akay ( Kayseri Şeker Fabrikası AŞ Yönetim Kurulu Başkanı) Ekonomide tarım önemli bir paya sahip. Tasarının genel gerekçesinde; ülke şeker talebinin, yerli üretimle karşılanması, yerli üretimin teşvik edilmesi, korunması, geliştirilmesi öngörülüyor. Ama tasarının kendisi ile gerekçesinin çeliştiğini görüyorum. Özellikle NBŞ'lerle ilgili yüzde 10 olan kota, kanunla otomatikman arttırılıyor. Ayrıca birtakım gerekçeler gösterilerek arttırma yetkisi veriliyor.
Tanımlar maddesinde diğer şekerler diye bir kavram var. Pancar dışında yüksek yoğunluklu tatlandırıcılar tanım olarak gündemden çıkarılıyor. Kotalar özellikle gelişmiş ülkelere baktığımızda, bizde belirlenen oranların çok altında. Dünyada yüksek yoğunluklu tatlandırıcıların oranı yüzde 2 iken, bizde bu oran yüzde 15'e çıkarılıyor.
Ayrıca, fabrikaların kotaları konusunda daha sağlıklı bir yaklaşım olması gerekiyor. Fabrikaların çalışma süreleri çok sınırlı. Kota belirlenmesinde sadece üretimin değil, kapasitelerin de dikkate alınması lazım. Türk Şeker'e ait 15 gün, hatta 7 gün açık kalan fabrikalar var. Burada üretilen şekerle sağlıklı maliyetle şekerin üretilmesi mümkün değil. Türk Şeker'in toplam şeker maliyeti yüksek, dolayısıyla bunun tüketiciye yansıması da olumsuz oluyor. İlk iş olarak fabrikaların elden geçirilmesi lazım. Bugün senede 15 gün çalışan fabrikaların Türkiye ekonomisine katkı sağlaması mümkün değil.
"Lobiler çok iyi çalışmış" İsa Gök (Türkiye Şeker Sanayii İşçileri Sendikası/Şeker-İş/ Başkanı) NBŞ'de kotaların yüzde 15'de sabitlenmesi var ama bu daha çok serbest bırakılması manasına geliyor. Tasarı şeker tarifini pancar şekeri ve diğerleri diye tarif etmiş, daha önce sakkaroz, glikoz diye tarif ediyorlardı. Şimdi NBŞ algısını değiştiriyorlar. Tasarıya göre kamış şekeri de NBŞ diye tarif ediliyor. Algıyı değiştirmek istiyorlar. Çok iyi lobi faaliyeti yapılmış.
Pancardan şeker üretenlerin düzenleyici ve denetleyici kurulda olmaması, kanunu antidemokratik ve sivil toplum örgütlerinden kaçak hale getiriyor. Bunun aksine Sanayi Bakanlığı'nın yan kuruluşu gibi olan, Şeker Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu'na yetki veriliyor. Türkiye'de bu isimle çok sayıda kurul var ama onların özerk yapısı burada yok.
Bunu NBŞ için yapılmış bir kanun olarak nitelendiriyorum. Yoksa şekeri, "Pancar şekeri ve diğer şeker diye tarif edebilen başka güç olur mu?". Bunu Bakanlar Kurulu bilmez, şekerin içinde olanlar bilir. Bu şekliyle Bakanlar Kurulu imzasına kim sunuyor? Sektörde çalışanların bu kurumun içinde olması şart. Kanun bu şekilde çıkmamalı. Biz bunun için Meclis'e her türlü bilgilendirmeyi yapacağız. Yoksa bu Türkiye'nin kaybı demek, 2,5 milyar dolarlık katma değerin kaybolması demek.
"Şeker fabrikaları denetimden kaçırılıyor" Emin Haluk Ayhan ( MHP Denizli Milletvekili, TBMM Sanayi Komisyonu Üyesi) Şeker pancarı üreticilerinin kaygılı oldukları bize ulaşan şikayetlerden anlaşılıyor. Tasarıda; nişasta bazlı şeker lehine değişiklik yapılıyor. Gıda dışı kullanılan şeker kota dışı tutuluyor. Özelleştirmeye devam edilsin deniliyordu.
Hükümetin talimatıyla durduruldu. Sayıştay denetimi getiriliyor. Ancak, Sayıştay denetiminden kaçan ve denetimi etkisiz hale getiren Hükümet, burada da şeker fabrikalarını denetimden kaçırıyor. Şeker fabrikalarından emekli olan nitelikli personel gitti çözüm yok, yenisini alamadılar. Sektör problem yaşıyor.
Üretimde maliyetler yüksek, bazı fabrikalarda polar şeker oranı ortalamanın altında, bazı fabrikalarda kampanya süresi düşük, üretim düşüyor, maliyetler artıyor. Sosyal amaç bile şeker fabrikaları ve bulunduğu bölgelerde dikkate alınmamış vaziyette. Bunlar tasarıda dikkate alınmamış.
Pankobirlik bile tasarıya karşı. Pankobirliğe daha önce verilen taslakta yer alan hususlar bu tasarıda yer almamış. Tasarının hazırlanmasında şeffaflık ve katılımcılık yok. Bütün tasarılarda olduğu gibi. Bu nedenle hayal kırıklığı yaşıyor. Kota daralması hayvancılığı menfi etkileyecek. Kurula üye seçimi tamamen bakanlığın uhdesinde alındığından üreticiler şikayet ediyor. Bu üreticinin katılımcılığını engeller. Şeker pazarının gıda ve gıda dışı şeker diye ayrılması problem olarak görülüyor. Bu tasarı; pancar üretiminde 900 bin tonluk kısmı problem haline getiriyor. Bu yük, problem üreticiye taşıttırılmak isteniyor. Komisyonda detaylı tartışacağız.
"Düzenleme NBŞ lobisinin etkisiyle hazırlanmış" Umut Oran (CHP İstanbul Milletvekili - Genel Başkan Yardımcısı)
AKP hükümeti tarafından TBMM'ye gönderilen 27 maddelik yeni tasarıda ağırlıklı olarak gıda sanayiinde kullanılan nişasta bazlı şeker (NBŞ) lehine çeşitli düzenlemeler yer alıyor. İnsan sağlığı üzerinde yarattığı ciddi tehlike nedeniyle bütün ülkelerde aşırı sınırlanan NBŞ kullanımının önü AKP'nin düzenlemesiyle alabildiğine açılıyor. Tasarının "kotalar ve kotaların tespiti" başlıklı 3'üncü maddesi aynen yasalaşırsa, mevcut kanunda pancar şekerinin yurt içinde üretilerek piyasaya arz edilen A kotasının yüzde 10'u kadar olan nişasta bazlı şekerin kotası yüzde 15'e yükselecek. Eski yasada Bakanlar Kurulu'nu bu oranı yüzde 50 artırma veya azaltma yetkisi bulunurken, yeni düzenlemede azaltma yetkisi kaldırıldı. Mevcut kanunda yüzde 10'luk sınırlama sadece nişasta bazlı şeker için yer alıyor, yeni düzenlemede ise kota, sakaroz ve nişasta bazlı şekerler için toplam yüzde 15 olarak belirlendi. En vahimi Bakanlar Kurulu'na, arz açığı bulunması durumunda kotayı bu arz eksikliğini giderecek kadar artırabilme yetkisi veriliyor. Bu ucu açık yetkiyle Bakanlar Kurulu, arz eksikliğini gerekçe göstererek pancar dışındaki şekerler için, ilgili pazarlama yılıyla sınırlı olmak üzere istediği kadar kota belirleyebilecek.
AKP'nin ülke çıkarına aykırı düzenlemesi, şeker fabrikalarında çalışanlar, pancar üretiminde çalışan tarım işçileri ve pancar üreticisi ailelerle birlikte toplamda 8 milyonu aşkın insanı doyuran büyük bir sektörü hedef alıyor. Şeker pancarı ve pancar şekeri üretimi, ülke ekonomisi açısından büyük önem taşıyor. Şeker pancarı sanayi, yılda yaklaşık 3 milyar dolar katma değer yaratıyor. AKP'nin çıkarmaya hazırlandığı yeni yasa çok uluslu bir-iki firmanın daha çok para kazanması uğruna, pancar çiftçisi, şeker sanayii ve ülke ekonomisine darbe indirdiği gibi milyonlarca insanın sağlığını da tehlikeye atıyor. AKP'nin bu art niyetli düzenlemesinin arkasında, yani bu taşın da altından Cargill var. Cargill'in hedefi Ortadoğu'nun doğal şeker pazarını NBŞ pazarına dönüştürmek.
NBŞ lobisinin etkisiyle hazırlanan düzenleme yasalaştığında umudunu ve geçimini pancar tarımına bağlamış milyonlar büyük bir darbe yemiş olacak.
NBŞ için, zaten yıllık 1 milyon ton açık olan mısır yine ABD ve Arjantin'den üstelik GDO denetimi yapılmadan daha fazla ithal edilecek Türkiye kobay ülke olmaya devam edecek. Yani AKP bir kez daha tavrını halktan yana değil, çok uluslu şirketlerden, büyük sermayeden yana koymuş oluyor. Birçok hastalığa ve özellikle pankreas kanserine yol açtığı bilinen bu şekerlerin önünün açılması halk sağlığına da ciddi bir tehdit oluşturuyor. Tasarıda, kamuoyunda NBŞ olarak bilinen ve tepki gören nişasta bazlı şekerler, "diğer şekerler" gibi belirsiz bir kavram ile tanımlanıyor. Bu da AKP'nin işlediği suçu kamuoyunun algısından kaçırma niyetini ele veriyor. Türkiye'de nişasta bazlı şeker kullanımı, zaten halk sağlığını tehdit edecek kadar yüksek boyutlarda bulunuyor. Avrupa'da ciddi kotalar uygulanan nişasta bazlı şekerin kullanımı yüzde 1'ler dolayında.
dunya.com
Üretici de işçi de yeni Şeker Kanunu'na tepkili
Üretici de işçi de yeni Şeker Kanunu'na tepkili
Gidavitrini.com.tr - Güvenli gıda, tarım ve güncel gıda haberleri Gidavitrini.com.tr - Güvenli gıda, tarım ve güncel gıda haberleri
Gıda Ekonomisi
Şeker Kanunu'nu değiştirmek amacıyla Meclis'e sunulan tasarı; pancar çiftçisi ile şeker işçilerini memnun etmedi.